Sosyalist İşçi 298 (21 Eylül 2007)

 

Sayfa 2 :


Yeni anayasa taslağı:
Gerici bir hamle mi?
Yeni anayasa için AKP tarafından hazırlatılan taslak, darbe yasalarının devamından yana olan ve demokratikleşmeyi engel-lemek isteyen kesimler tarafından topa tutuluyor.
2007 yılı boyunca darbecilerin yasalarına dayanarak Türkiye'yi krize sürüklemeyi başaran ve darbe yanlılarına hukuki zemin hazırlayan emekli cumhuriyet başsavcısı Sabir Kanadoğlu'na göre siyasetçiler, yani sivil hükümetler anayasa hazırlayamaz. Kanadoğlu öncekiler gibi bu işi sadece askerlerin ve onların tayin ettiği bürokratların yapabileceğini söylüyor. Eğer söz konusu olan demokratikleşmeyse bunu ancak sivil bir hükümet yapabilir, seçimle (yüzde 47 oy alarak) iş başına gelmiş AKP'nin yeni anayasa girişimi meşrudur.

Darbeciler demokrasinin d'sine karşı
Seçim öncesi "laiklik ve cumhuriyet elden gidiyor" yalanıyla toplumun suni bir gündemle bölünme çabası, şimdi yeni anayasa için devreye sokuldu. Asker-sivil bürokrasinin "değiştirilemez olanı değiştiriyorlar" feryatları gerçeğe dayanmıyor. AKP, anayasadan ne cumhuriyeti, ne laikliği çıkartıyor. Anayasanın ilk dört maddesinde tanımlanan Türkiye cumhuriyetinin özellikleri yeni anayasa taslağında da aynı.
Öte yandan yeni anayasa taslağı sınıf egemenliğini, patronlardan yana yasaları da kaldırmıyor. Küresel sermayeyle tam bir bütünleşme için siyasal alanının önündeki engeller kaldırılıyor. İşte bu birazcık da olsa demokratikleşme anlamına geliyor. Üzerinde kıyamet kopartılan başlıklara bakarsak bunların çoğu zaten yıllardır toplumsal muhalefet tarafından kapsamlı olarak savunulmuş talepler ya da zaten çoktan atılması gereken adımlar:
- Vatandaşlık tanımının Türk olmayanları rencide etmeyecek bir şekilde tanımlanmaya çalışılması.
- Siyasilerin askeriler üzerinde denetime sahip olması.
- Cumhurbaşkanının yetkilerinin kısıtlanması.
- Laikliğin inanç özgürlüğünü kapsayacak ve resmi din politikasını geri geçecek şekilde yeniden yazılması.
Darbe yasalarını savunanlar emekçilerin lehine düzenlemelere saldırıyor. Yeni-liberal yasalara ise ses çıkartmıyor.




Bütün patronlar aynı şeyi söyler
KESK’e bağlı Tüm Bel-Sen, Tez Koop-İş'e üye oldukları gerekçesiyle 8 çalışanını işten çıkardı. Bu kararı protesto eden 3 işçi Tüm Bel-Sen önünde oturma eylemine başladı.
Tez Koop-İş sendikası Tüm Bel - Sen'in sendika karşıtı tutumunu eleştirdi.
Tüm Bel-Sen Ankara 1 No'lu Şube yöneticisi Yusuf Şenol'un durumu anlatan sözleri ise işten çıkartılan herkes için çok tanıdık:
"Biz bu örgütün kapanmamasını sağlamak için elimizden geleni yapıyoruz ve böyle bir durumda bu işten çıkarılmalar yapıldı. …Sendikal örgütlülükle yapılması gereken şeyler, hukuki şeyler, sürgün - ceza davaları açılmasın, eği-tim yapılmasın, sadece şube kiraları ve çalışanların paraları ödensin isti- yorlar, ama bu sendikal örgütlülük değil. Bu mücadele etmek demek değildir ve biz bunu kabul edemeyiz."
Tüm Bel-Sen'in işten attığı çalışanlar eylemlerini sürdürmekte kararlı.


İklim değişiyor
Hayata fiyat etiketi koyamazsın
2 derecelik ısı artışının dünya için bir felaket olacağını anlatan bilimsel raporlara her gün bir yenisi ekleniyor. Ortak tespit küresel iklim değişikliğinin ön görülenden çok hızlı bir şekilde geliştiği. Yeni-liberalizmin yön verdiği dünyada küresel ısınma milyarlar için ölüm tehdidi demek.
Kuzey Buz Denizi hızla eriyor: Erime sonucu buzulların bulunduğu alan, uydudan ölçüm yapılabildiği 1978'den bu yana en alt seviyeye indi. Tarihsel olarak geçişin mümkün olmadığı "Kuzey Buz Denizi Kuzey Batı Geçişi" adlı rota buzulların erimesi sonucu Avrupa-Asya, Atlas-Pasifik okyanuslarına geçiş açıldı. Bölgedeki buzullar 3 mil- yon kilometre gibi çok düşük bir alana indi. Daha önce 4 milyon kilometre olarak ölçülen alandan 1 milyonluk kayıp beklenenden çok daha fazla. Bazı bilimciler 2040 yılına kadar Kuzey Buz Denizi'nde hiç buz kalmayacağını tahmin ediyor.
Afrika'da aşırı yağış öldürdü: Aşırı yağış sonucu sellerden dolayı yaz boyunca 243 kişi yaşamını yitirdi. Seller 17 Afrika ülkesinden 1 milyon insanın yaşamını etkiledi. Uganda'da 150 bin kişi evsiz kalırken, tarım alanlarının, yolların sel altında kalması sonucu 400 bin kişi geçim kaynaklarını yitirdi. 150 bin kişi evsiz kaldığı Gana'yı, acil yardım isteyen diğer Afrika ülkeleri izliyor.
Salgın hastalıklar kapıda: BM, Afrika'da salgın hastalık olasılığına karşı acilen harekete geçilmesi çağrısı yapıyor.Kongo'da baş gösteren ebola salgını öldürüyor. 160'ı aşkın insan yaşamını yitirdi, 300'ü aşkın kişiye de virüs bulaşmış durumda. Ülkede bir çok eyalet karantinaya alınmış durumda. Tedavisi ve aşısı olmayan ebola salgınının komşu ülkelere ya-yılmasından endişe edilir-ken, yatırımsızlık ve yeni-liberal yaklaşımlardan do-layı çökmüş olan sağlık sistemi hiçbir işe yaramıyor.
HIV, Peru'da kan bankalarında: Özelleştiril- en ve piyasanın insafına teslim edilen sağlık sistemi, bizzat hastalık yayıyor.
Peru'da 40'a kan bankası kapatıldı, buralardan kan nakli yapan en az 4 kişiye HIV (AIDS) bulaştı. Ülke-deki toplam 240 merkezin kapsamlı kontrolden geçirildiği Peru'da halk hastanelere gitmiyor. Rutin bir sağlık operasyonu sırasında HIV virüsü bulaşan dört çocuk annesi Judith Riviera sözleri durumu özetliyor: "Derler ya, olan oldu ve hayata fiyat etiketi koyamıyorsunuz."


Emekli-Sen kapatılmak isteniyor
1995 yılında 149 emeklinin öncülüğünde kurulan Emekli-Sen "yasal değil" gerekçesiyle kapatılmak isteniyor. Gerekçe ise anayasanın ilgili 51. maddesinde emeklilerden bahsedilmemiş olması. Halbuki Emekli-Sen evrensel hukuk belgelerinin teminatı altındadır, anayasanın 90. maddesine göre kurulmuştur. Bu sözleşmeler uyarınca sendika hakkı bir insan hakkı olarak ayrımsız herkese tanınmıştır. Bu belgelerin yok sayılması ve anayasanın 51. maddesine göre karar verilmesi hukuka aykırıdır. Çoğunluğu emekli olduğu halde çalışmak zorunda kalan emeklilerin sesleri kısılmamalı, örgütlenmeleri engellenmemelidir.


Bursa'yı saran frengi değil homofobi
Bursa'da Gökkuşağı LGBTT Derneği üye- lerine dönük polis operasyonu, eşcinselleri "suçlu" ve "hastalıklı" gösterme kampanyasına dönüştürüldü. Frengi (cinsel ilişki yoluyla bulaşan zührevi bir hastalık) hastalığı taşıdıkları ileri sürülen travestiler şahsında tüm eşcinsellerin haklarını ayaklar altına almaya dönük olan bu saldırıya sesiz kalınamaz.
Homofo ve transfobinin tarihsel argümanlarından biridir eşcinselliğin hastalıkla özdeş olduğu. Nitekim 1980'ler boyunca AIDS'in bir eşcinsel hastalığı olduğu yanlış görüşleri egemen sınıf tarafından yaygınlaştırıldı. Oysa ne AIDS ne de bir başkası travestilere ve eşcinsellere özgü bir hastalık yok.
Gökkuşağı Derneği'nin yapmak istediği yürüyüş, Bursalı faşistler tarafından engellendiğinden bu yana Bursa'yı saran travestilerin hastalığı değil, nefret ve eşcinsel düşmanlığı.


Her okula bir polis amiri
Çocuklara polis baskısı artarak devam ediyor. Eskişehir Emni-yet Müdürlüğü'nün aldığı önlemler pes dedirtecek cinsten.
Eskişehir Emniyet Müdürlüğü, yeni eğitim ve öğretim döneminde ruhsal, fiziksel ve cinsel istismarı önlemek ama-cıyla 44 lise ve dengi okulda sorumlu birer amir, toplam 151 okulda 50 resmi ve sivil ekip görevlendirdi. Em-niyet Müdürü Savaş Yücel, okul yönetimleriyle işbirliği içinde olacaklarını söyleyerek "çocuklara yönelik şiddet hareketleri, kötü alışkanlıklar, çocuklar ile gençleri suça iten faktörlerin varlığı, cinsel ve fiziksel istismar bu konuda biz kolluk güçlerini diğer kamu kurumları ve sivil top-lum kuruluşlarıyla koordineli çalışmayı zorunlu kılmaktadır" dedi.


Gökçek doğal gazı özelleştiriyor

Ankara'yı susuz bıra-kan belediye başkanı Melih Gökçek, Başkent Doğalgaz AŞ'yi (eski EGO) satmaya hazırlanıyor. Botaş'tan doğal gaz alan ancak parasını ödemeyen, Ankaralı-lara yüksek faturayla sattığı doğal gaz gelirleriyle kasasını dolduran Gökçek, Başkent Doğalgaz'ın satışından 3 milyar dolarlık gelir beklediğini açıkladı.
Özel sektöre henüz devredilmeden özelleş-tirme politikalarının acımasızca uygulandığı doğal gaz satışı Anka-ralıların tepkisini çekmişti. Her ay zamlı satışlar, yüksek faturalar şehirde yaşayanları bıktırmıştı. Satış sonrası bu kez özel bir şirketin eline geçecek olan doğal gaz daha fazla ekonomik mağduriyet getirecek.
1 milyondan fazla abonesi olan EGO fazlasıyla kârlı bir kurum ve şimdi özel şirketlerin talanına açılıyor.