Sosyalist İşçi 302 (17 Kasım 2007)

 

Sayfa 2 :


Generaller askeri çözümün iflasını kabul etti
"Bitireceğiz." 29. Kürt isyanı 23 yıldır sürüyor ve şahinler bugün de hep aynı şeyi söylüyor. 40 binden fazla kişinin yaşamını yitirdiği savaşın komutanları ise uyguladıkları politikaların iflas ettiğini Milliyet gazetesine verdikleri röportajla itiraf ettiler.
Her geçen gün DTP hakkında yeni bir soruşturma açılıyor, milletvekilleri ve parti yöne-ticileri hedef haline getiriliyor. DTP binalarına saldırılar devam ediyor. Ve dezenformasyon.
Kimin terörü?
Tüm hakları ve kimlikleri hiçe sayılmış olanlar mı yoksa Kürtlere ve Türklere 23 yıldır aynı kabusu yaşatanlar mı?

Kenan Evren:
"12 Eylül'de bir hatamız da oydu. Kürtçe konuşmayı yasakladık. Şöyle yasakladık: Konuşmalarda, mitinglerde, şurada burada Kürtçe konuşulmayacak. Okulda filan Kürtçe tedrisat yapılamaz dedik. Ama, biraz ağır yasak koyduk. Sonra bu yasak kaldırıldı, ama hataydı. Hata olduğunu sonradan anladım.
[Öcalan'ın] İdam edilmemesi doğru değildi. Hata. Hem daha AB'ye de aday olmamıştık."

Emekli Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş (1990-1994)
"İlk taburu Ankara'da kurduk. O tabur dağlarda, ovalarda birlikte eğitim yaptı. Günlerce yürüdü. Teçhizat taşıdı. Silah eğitimi aldı. İstediği elbiseyi giydiler. Doğada mücadeleyle yaşadılar. Arazi koşullarına alıştılar. Hepsi özel bir asker oldu. Ellerinden her şey gelir. Çok dayanıklıdırlar. Çok sağlamdırlar. Çok güçlüdürler. Çok iyi silah kullanırlar. Bütün bunları kazandılar.
Eğitim tamamlanıp birlik istenilen düzeye gelince de Kemal Paşa onları alıp Güneydoğu'ya gitti. Onlar Güneydoğu'nun gizli kahramanlarıydılar. Bir nevi Türk PKK'sı. Dağlarda gezer, teröristler gibi onlar da dağlarda, o koşullarda yaşar. Teröristi dağda bulur ve etkisiz hale getirir."

Emekli Genelkurmay Başkanı. İsmail Hakkı Karadayı (1994-1998)
"Olayı bir kimlik sorunu gibi başlattılar. Ortaya böyle bir sorun attılar. Adına da 'Kürt kimliği sorunu' dediler. Bu çok tehlikeli ve yanlış bir ayrımdır. Türkiye'nin kimliği Türktür. Başka kimlikler ortaya çıkarırsanız bu diğerleri için de emsal olur. Başka kimlikler için de hayaller kurulur. Bu Türkiye'nin kuruluş felsefesine aykırıdır. "

2. Ordu Komutanı Org. Aytaç Yalman (2000-2002)
"Bu açıdan baktığımızda, o aşamada sorunun 'kendini ifade' olarak tarif edildiğini görüyoruz. Dilini konuşmak, şarkısını, türküsünü dinlemek istiyor, kültürünü yaşamak istiyor.
Oysa, bizler o dönemde, 'Kürt yoktur' diye eğitilmişiz. Kürtleri, Türklerin kolu olarak görüyoruz. Ortalıkta işte dağlarda gezerken, karda yürürken kart-kurt sesleri çıktığı için Kürt denilmiştir, gibi tarifler dolaşıyor. O dönemde sosyal istekleri bile biz 'yıkıcı faaliyetler' kapsamında görüyoruz.
Bu durum iki noktayı gösteriyor:
1-Biz olayın sosyal yönünü görmemişiz, dolayısıyla sorunu zamanında görmemişiz,
2-Bir asimilasyon olmamış."

Emekli Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök (2002-2006)
"Irak'ın kuzeyine bir harekât yapılsa da bu iş bitmez. Bir tane torbası var, vuruyor sırtına, 200 kilometre gerilere gidiyor. Onu tanıyanlar, bilenler, destekleyen insanlar var gittiği yerlerde… Bizim gibi savaş harekât merkezleri yok, orduevleri yok, yatakhaneleri yok ki gidesin, vurasın. Ama, bu harekâtın faydası yok mu? Var tabii. Bitirme, kararlılık iradesi ortaya koyuyorsunuz."


3 Kasım'da barış yanlıları yürüdü
Hepimiz Kürdüz, hepimiz DTP'liyiz!
Hakkari'deki çatışmadan sonra ırkçı ve savaş yanlıları tarafından sokakta estirilen havaya karşı on binler barış için yürüdü.
3 Kasım'da TMMOB, TTB ve KESK'in çağrısıyla Ankara'da toplanan 30 binden fazla gösterici Kürt sorununda savaş yanlısı politikalara ve sınır ötesi operasyona hayır dedi.
Şehir dışından katılım 20 bin olarak açıklanırken en büyük kortej Eğitim-Sen'e aitti. Türkiye'nin her yerinden Ankara'ya gelen eğitim emekçileri "savaşa değil eğitime bütçe" diye haykırdı.
TMMOB'un da kitlesel bir şekilde katıldığı mitingde onlarca platform, dernek, çevre, eşcinsel, kadın ve öğrenci grupları yer aldı.
"Barışa bir şans verin" pankartıyla mitinge katılan KEG, "Savaşa ve ırkçılığa hayır" pankartını açan DurDe, Genç SaKa, Barışarock, Barışapedal kampanyalarından aktivistler barış bayraklarıyla yürüdü.
"Hepimiz Kürdüz, hepi-miz DTP'liyiz" sloganıyla Kürt halkıyla dayanışan savaş karşıtları sık sık "hiç kimse asker doğmaz" diyerek militarist politikaları teşhir etti.
Günlerce Ankara sokaklarını işgal eden faşistlerin yarattığı terör 3 Kasım mitingiyle dağıtıldı. Az katılım beklentisine rağmen kalabalık geçen mitingle barış hareketi bir sınavdan geçti. 3 Kasım'dan sonra daha güçlüyüz.


GSS:
1 Ocak'ta yasalaşıyor

Hükümetin yasalaş-tırmak istediği, ama Anayasa Mahkemesi-'nden geçiremediği Genel Sağlık Sigortası yasası yeniden gündemde.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çelik, sosyal güvenlik reformu değişiklik tasarı-sının, ertelenen yürürlülük tarihi olan 1 Ocak 2008'e kadar yasalaşacağını açıkladı. Çelik, açıklamalarında yasa tasarısının ay sonuna dek Meclis'e gönderileceğini belirtti.
Bir IMF ve Dünya Bankası ürünü olan bu yasa AKP hükümeti-nin neoliberal politikalarının en belirgin örneği.

İncirlik üssü
İşkencenin yolu

İspanyol havacılık merkezinin kayıtlarına göre, 2002-2007 yılları arasında İncirlik Üssü ile Guantanamo arasında toplam 24 sefer yapılmış. ABD askeri nakliye uçakları "global terör" zanlılarını Küba'daki Guantanamo Adası'na nakletmek için yaptıkları 43 uçuştan 25'inde aktarma için Adana-'daki İncirlik Üssü'nü kullandıkları ortaya çıktı.
Bu uçuşlarda toplam 628 kişinin "Gitmo" olarak da bilinen Guantanamo'ya nakledildiği saptandı. Gitmo'da 2 metreye 3 metre genişliğinde dört yanı açık üzeri kapalı açık hava hücreleri ve aynı boyutta tamamen kapalı olmak üzere iki tip hücre bulunuyor ve Gitmo orada yapılan işkenceleriyle meşhur.
Çeşitli uluslararası kuruluşlar ve insan hakları örgütlerinin İncirlik'in terör zanlılarının sevki için kullanıldığı iddiaları ise gerek Amerikan, gerek Türk yetkililer tarafından hiçbir zaman doğrulanmamıştı.

Ankara'da ekmek
zammına karşı mücadele

Ankara'da ekmeğe 1 Kasım'dan bu yana uygulanan yüzde 20'lik zamma karşı tepki büyüyor. Fırıncılar Odası, zamma gerekçe olarak buğday fiyatlarındaki artışı ve kuraklığı gösteriyor. Ancak Tarım Bakanı Mehdi Eker bile yüzde 20'lik artış için buğday fiyatının yüzde 100 artması gerektiğini söyle- yerek haksızlığı kabul etti.
Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF) ekmek zammına karşı hukuki girişimlerde bulundu. 10-11 Kasım'da iki günlük ekmek boykotu çağrısı yapan TÜDEF önü-müzdeki günlerde eylemlerle mücadeleyi büyütmek istiyor.
TÜDEF Başkanı Ali Çetin "Ama yağma yok. Biz tüketiciler hiçbir şantaja, tehdide boyun eğmedik, eğmeyeceğiz. Halkın ekmeği ile oynayanlara yoksul tüketicinin açlığını ranta çeviren ve fahiş zammı kabul ettirmek için şantaj ve tehdide başvuranlara meydanı bırakma-s yacağız" diyerek mücadele çağrısında bulundu. KEG, TÜDEF'in mücadelesini destekleme ve katılma kararı aldı.

AKP 301'den vazgeçemiyor

Hükümet, Hrant Dink'in öldürülmesine ve onlarca kişinin mah-kemelerde yargılanıp hedef gösterilmesine neden olan 301. maddenin değiştirilerek korunmasını istiyor.
8 askerin serbest bıra-kılmasına sevinemediğini açıklayan Devlet Bakanı Mehmet Ali Yılmaz bir çok dünya ülkesinde 301. madde benzerlerinin olduğunu söylese de bunun bir yalan olduğunu bilen AB Türkiye'yi uyardı.
Yılmaz, 301'le ilgili tartışmalarında yavaş yavaş kalktığını ileri sürdü. Oysa daha birkaç hafta önce Hrant Dink-'ten "miras" kalan bir dava sonucu AGOS gazetesi sorumluları A-rat Dink ve Sarkis Se-ropyan cezalandırılmış-tı. Değiştirmek yetmez, DurDe'nin söylediği gibi 301 kaldırılmalı. Irkçılık suçunu işleyenler yargılanmalı.