Sosyalist İşçi 317 (21 Mart 2008)

 

Sayfa 11 :


Nasıl kazanacağız?
14 Mart’ta grev yapan ve sokağa çıkan emek örgütleri temsilcileri Sosyalist İşçi’nin ‘bu mücadele nasıl kazanacak?’ sorusunu yanıtladı.
İşçiler birlik oldu
İlk olarak Emek Platformu’nun bu birliğine devam etmesi gerekiyor. İki günlük eylemler Türkiye’de işçi sınıfının birlik ve beraberliğini hala Emek Platformu’nun sağladığını gösterdi. Ayrıca, hükümet ile tek tek konfederasyonlar olarak değil, Emek Platformu olarak hep birlikte görüşülmesi, ortak talepler belirlenmesi ve bu ortak taleplerle hükümete gidilmesi gerekiyor.
Emek Platformu’nun bu talepleri alma konusunda ne kadar kararlı olduğunu, gerekirse gerçekten genel greve gidebileceğini ortaya koyması gerekiyor. İki günlük eylemler bile hükümetin geri adım atmasına neden oldu. Bunun en önemli nedeni hükümetin işçilerin birlik olduğunu görmüş olmasıdır.
Biz bu yasayı 2005’ten beri üyelerimize anlatı- yoruz ve nihayet onları sokağa çıkarmayı başardık. Bence kazanmanın yolu kararlılık ve birliktir.
Hasan Kaya Gülyaşar
Yol İş İstanbul 1 No’lu Şube Sekreteri


Uyuyan devi uyandırdılar
AKP aslında uyuyan devi uyandırdı. Yıllar sonra ilk kez Emek Platformu’nun bir araya gelerek sokaklara çıkmasını sağladı.
Üstelik sadece küçük bir provayla bile hükümete nasıl geri adım attırabileceğimizi hep birlikte gördük.
Demek ki bir adım daha atsak bu yasayı gerçekten tamamen geri çektirebileceğiz, durdurabileceğiz. Ancak bunu yapmak için öncelikle gündemimiz AKP’nin neo-liberal yüzünü teşhir etmek olmalı.
Kapatma davası gibi adımlar, AKP’nin mazlum ve mağdur bir görüntü sergilemesine neden olu- yor.
Gündemi saptırıyor. Öncelikle bunun olmasına izin vermemeliyiz.
Mehmet Demir
Haber-Sen MYK Üyesi


Yasayı tamamen püskürtmek mümkün
Her ne kadar eylemin öncülüğünü Emek Platformu yapmış, eylem kararlarını almış olsa da, biz de Herkese Sağlık Güvenli Gelecek Platformu olarak eylemlerin örgütlenmesine çok ciddi katkıda bulunduk.
Hükümet bu iki günlük eylemlerin sonucunda bile geri adım attı.
Bu da eğer gerçekten bütün konfederasyonların kitlesel bir şekilde katıldığı, iki saatlik değil de, yarım ya da tam günlük genel grev yapılırsa bu yasayı tamamen geri püskürtmenin mümkün olduğunu gösteriyor.
Ancak ben Türk-İş'in uzlaşma eğiliminde olduğunu, yasada yapılacak birkaç değişikliği kabul ederek hükümet ile anlaşacağını düşünüyorum.
Ayrıca bence AKP'ye açılan kapatılma davası da, AKP'nin bu yasayla daha fazla teşhir edilmesinin önünde bir engel oluşturdu şu anda.
Eğer bu dava açılmamış olsaydı, AKP mağdur görünmeyecek ve bu yasa üzerinden işçilerin üzerinden teşhir edilebilecekti.
Nazmi Algan
İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi


Ankara:

13 Mart: Öncelikle Perşembe günü, Emek Platformu'nun Sakarya Caddesi'nde pek de duyurulmadan düzenlediği basın açıklamasına yaklaşık 2000 kişi katıldı.
İşçilerin yoğun olarak katıldığı eylemde sık sık "genel grev, genel direniş", "direnen işçi asla yenilmez" ,"yalancı Tayyip" ve "yaşasın sınıf dayanışması" sloganları atıldı. Eylemde, üyelerinin bazıları tutuklanan TÜMTİS ile de dayanışma sloganlarının tekrarlanması dikkat çekti.
14 Mart: 2 saatlik iş bırakma eylemi, Numune Hastanesi önünden başlayan bir eylem ile desteklendi.
Eylem için buluşan KESK ve TÜRK-İŞ 'in yürüyüş öncesinde ayrılarak farklı güzergahlardan yürümesi ise eylemin aksayan yönüydü. İki eylemde de tabandaki işçilerin radikalleştiği net bir şekilde ortaya çıktı.


İzmir
14 Mart: 1 Aralık 2000'deki genel grevden beri Konak Meydanı bu kadar büyük bir kalabalık görmedi.
30 bin çalışan eyleme katıldı. 'Hükümet istifa', 'Al al al çal çal hükümet yasanı al başına çal' ve 'genel grev genel direniş' sloganlar atıldı.
Antikapitalist eylemlerin sloganı bu kez hükümete karşı uyarlanmıştı. İşçiler sık sık 'zıpla zıpla zıplamayan Tayyip'tir' diye haykırdılar.


Hiç kimse asker doğmaz!
15 Mart’ta İstanbul’da düzenlenen Irak işgaline son mitingine 10 bin savaş karşıtı katıldı.
Tepe Naitilius’un önünde KadıköY İskele Meydanı’na yapılan yürüyüşte Küresel BAK kortejinde buluşan savaş karşıtları 5 yıldır süren işgali protesto etti.
“Hiç kimse asker doğmaz”, “Katil ABD Irak’tan defol”, “Yaşasın halkların kardeşliği”, “Ölüm değil çözüm istiyoruz”, ”George Bush terorist biz antikapitalistiz” sloganları atan BAK kortejinde yer alanların çoğu yine kadınlar ve gençlerdi.
Meydan girşinde 100’den fazla aktivistin katılımıyla barış işareti oluşturuldu.
DSİP’in Küresel BAK kortejinde yürüme çağrısı yaptığı eylem İskele Meydanı’nda yapılan konuşmalarla devam etti.
T{MMOB Başkanı Mehmet Soğancı, sosyalist milletvekili ve Küresel BAK aktivisti Ufuk Uras savaşa ve işgale karşı mücadeleye devam çağrıları yaptı.
Küresel BAK aktivisti Mehmet Ali Alabora’nın kürsüden attırdığı “hiç kimse asker doğmaz” sloganına Küresel BAK korteji dışında dğer miring katılımcısı örgütlerin katılmaması dikkat çekiciydi. Yoksa hepimiz savaşa karşı değil miyiz? Yoksa bazılarımız militarist mi? soruları akıllarda kaldı.
Grup Marsis ve Aylin Aslım şarkılarını savaşa karşı söyledi.


GÜ’de Barış Günleri
Galatasaray Üniversitesi- nde ilk defa bir çok öğrenci kulübü bir araya gelerek Barış Günleri düzenlediler. Dört gün süren barış günlerinde Ahmet İnsel, Kerem Kabadayı, Murat Utku, Murat Çelikkan, Ragıp Duran gibi konuşmacıların katıldıkları toplantılar ve söyleşilerin yanı sıra okulun müzik kulübünden öğrencilerin hazırladıkları dinletiler ve folklor kulübünün hazırladıkları gösteriler de yer aldı. Bu etkinliklere ayrıca Uluslararası Af Örgütü, Toplum Gönüllüleri, Küresel BAK ve Barış meclisi gibi çeşitli dernek, kurum veya oluşumlar da katıldılar.
Çok sayıda öğrencinin katıldığı toplantılarda Amerika'nın Irak savaşının ekonomik ve sosyal boyutunun yanı sıra İran'a olası saldırı planları da tartışıldı. Bireysel silahsızlanmanın önemi vurgulandı. Barış gazeteciliğinin tartışıldığı toplantıda ise, savaş zamanında bağımsız gazeteciliğin zorluğuna değinildi. 15 Martta Küresel BAK'ın düzenlediği mitingden bir gün önce düzenlenen barış forumunda Kürt sorununun, İran'a saldırının, Dick Cheney'in Türkiye'ye gelişinin birbirinden bağımsız olmadığı ve bunlara karşı hareketin etkisi tartışıldı.


sosyalist işçi ne savunuyor?

Aşağıdan sosyalizm
-Kapitalist toplumda tüm zenginliklerin yaratıcısı işçi sınıfıdır. Yeni bir toplum, işçi sınıfının üretim araçlarına kolektif olarak el koyup üretimi ve dağıtımı kontrol etmesiyle mümkündür.

Reform değil, devrim
-İçinde yaşadığımız sistem reformlarla köklü bir şekilde değiştirilemez, düzeltilemez.
-Bu düzenin kurumları işçi sınıfı tarafından ele geçirilip kullanılamaz. Kapitalist devletin tüm kurumları işçi sınıfına karşı sermaye sahiplerini, egemen sınıfı korumak için oluşturulmuştur.
-İşçi sınıfına, işçi konseylerinin ve işçi milislerinin üzerinde yükselen tamamen farklı bir devlet ge-reklidir.
-Bu sistemi sadece işçi sınıfının yığınsal eylemi devirebilir.
-Sosyalizm için mücadele dünya çapında bir mücadelenin parçasıdır. Sosyalistler başka ülkelerin işçileri ile daima dayanışma içindedir.
-Sosyalistler kadınların tam bir sosyal, ekonomik ve politik eşitliğini savunur.
-Sosyalistler insanların cinsel tercihlerinden dolayı aşağılanmalarına ve baskı altına alınmalarına karşı çıkarlar.

Enternasyonalizm
-Sosyalistler, bir ülkenin işçilerinin diğer ülkelerin işçileri ile karşı karşıya gelmesine neden olan her şeye karşı çıkarlar.
-Sosyalistler ırkçılığa ve emperyalizme karşıdırlar. Bütün halkların kendi kaderlerini tayin hakkını savunurlar.
-Sosyalistler bütün haklı ulusal kurtuluş hareketlerini desteklerler.
-Rusya deneyi göstermiştir ki, sosyalizm tek bir ülkede izole olarak yaşayamaz. Rusya, Çin, Doğu Avrupa ve Küba sosyalist değil, devlet kapitalistidir.

Devrimci parti
-Sosyalizmin gerçekleşebilmesi için, işçi sınıfının en militan, en mücadeleci kesimi devrimci sosyalist bir partide örgütlenmelidir. Böylesi bir parti işçi sı-nıfının yığınsal örgütleri ve hareketi içindeki çalışma ile inşa edilebilir.
-Sosyalistler pratik içinde diğer işçilere reformizmin işçi sınıfının çıkarlarına aykırı olduğunu kanıtlamalıdır. Bu fikirlere katılan herkesi devrimci bir sosyalist işçi partisinin inşası çalışmasına omuz vermeye çağırıyoruz.