Sosyalist İşçi 320 (11 Nisan 2008)

 

Sayfa 2 :


AKP 301’e makyaj yapmakla yetiniyor
Değiştirme, kaldır!
AKP uzun süredir beklettiği 301 değişikliğini meclis gündemine taşımaya hazırlanıyor.
Görünen o ki AKP 301. maddeyi tamamen kaldırmak yerine değiştirme yoluna gidecek.
Çeşitli değişiklikler ile 301. maddenin kapsamının daraltılması ve öngörülen ceza süresinin azaltılması hedefleniyor. Şu anki haliyle ceza nedeni olan Türklüğe hakaret kavramı yerine Türk milletine hakaret kavramının getirilmesi düşünülüyor. Ceza üst sınırı 3 yıldan 2 yıla çekiliyor. Böylece cezanın paraya çevrilip ertelenmesi mümkün olabilecek.
Kovuşturmayı açma yetkisinin kimde olacağı ise tartışmalı.
301. maddeyi değiştirmek bir çözüm getirmeyecek. Tamamı ile kaldırılması gerekiyor. Ceza sınırı ne olurs olsun, kovuşturma yetkisi kimde olursa olsun, bu maddeden dolayı gene birileri hedef gösterilecek, düşünce özgürlüğünün önünde ciddi bir engel oluşturacak bu madde.


Sağ sol çatışması büyük bir palavra
Akdeniz Üniversitesi'nde ülkücü terör kan döktü

Akdeniz Üniversitesi'nde biri ağır on kişinin yaralanmasına ve 34 kişinin gözaltına alınmasına neden olan olayları, medya karşıt görüşlü iki grubun çatışması olarak manşetlerine taşıdı. Bir süredir üniversitelerde buna benzer olaylar yaşanıyor. Her seferinde de büyük basın, olayları sağcı ve solcu öğrencilerin çatışması olarak veriyor.
Ama basın Akdeniz Üniversitesi'ndeki bir olayı atlayamadı ve yazmak zorunda kaldı. Öğrenci olmadığı her halinden belli olan, takım elbiseli, alnında kılıç dövmesi bulunan bir kişi silahla öğrencileri hedef alarak defalarca ateş etti. Bu kişinin internet ortamına da düşen görüntülerinden Antalya Ülkü Ocağı'nın önde gelen üyelerinden biri olduğu anlaşıldı. Buna rağmen MHP yöneticileri, bu kişiyi tanıdıklarını ama parti yönetiminde olmadığını söyleyerek haberlere sızma becerisini gösterdiler. Hatta MHP yöneticileri çıkacak olaylarla ilgili üniversite ve Yurt-Kur yöneticilerini uyardıklarını söyleyerek sorumluluktan kurtulmaya çalıştılar. Basında, haberlerinde MHP'li yöneticilerin söylediklerini öne çıkararak onların aklanmasına bir kez daha hizmet etti.
1980 öncesi ordu 12 Eylül'de darbeyi gerçekleştirirken en çok, önlenemeyen sağ-sol çatışmasını propagandasının merkezine koymuştu. Bu süreçte binlerce insan hayatını kaybetmişti. Bütün bunların arkasında ülkücü komandoların saldırıları ve provokasyonları vardı. MHP'li tetikçiler bir yandan üniversitelerde öğrencilere saldırırken, bir yandan da işçi eylemlerine ve grevlerine saldırıyorlardı.
Irkçı MHP yine tarihsel misyonunu yerine getirmek için hamle yapmaya başladı. Derdi toplumu terörize edip kitleselleşmesine yol açacak ortamı yaratmak. Bu nedenle önümüzdeki günlerde MHP'li faşistleri sokaklarda saldırırken görmek şaşırtıcı olmayacak. Derin devletin ya da diğer adıyla Ergenekon'un her safhasında yer alan bu ırkçı parti şimdilik kendisine dokunulmadığı için daha rahat hareket ediyor.
Kitleselleşmiş bir faşist partiye karşı verilecek en iyi mücadele, onların karşısına daha büyük güçlerle çıkmak ve siyasi olarak onları teşhir etmektir. Son dönemdeki bütün siyasi cinayetlerin arkasında küçük ırkçı BBP'nin yanı sıra byük ırkçı parti MHP'de var. Bugün özgürlükleri ve demokrasiyi savunan politik hat, hem kitleselleşecektir, hem de faşistlerin alanını daraltarak onlara verilen en iyi yanıt olacaktır. Sözün kısası, sağ-sol çatışması yok ülkücü faşist saldırıların olduğunu en iyi biçimde anlatmak zorundayız.


Profilo'da işçi kıyımı
Çerkezköy'deki Profilo Telra Televizyon Fabrikası'nda çalışan 2400 işçiden, 2200'ü iki yıllık bir süreçte işten çıkarıldılar.
Şu ana kadar çıkarılan işçilere kıdem ve ihbar tazminatları ödenmedi. Bu nedenle işten atılan işçiler fabrika önünde eylem yaptılar. İşverenin verdiği hiçbir sözü tutmadığını söyleyen işçiler, tazminatlarını alana kadar eylemlerine devam edecekler.


Ahmet Kaya dinlemek dayak yeme nedeni
4 yıl önce, İzmir Kuşadası'nda büfesinde Ahmet Kaya dinlediği için devrİye polisleri tarafından dövülen ve karakola götürülerek tehdit edilen İbrahim Sil 20 gün ceza iş görmez raporu almıştı.
Olaydan ancak 4 yıl sonra görevli polisler hakkında dava açılabildi. Polisler 9 yıl hapis ceası istemi ile yargılanmaya başlandı. Suçlamayı reddeden polisler, kendilerine iftira atıldığını öne sürdüler.
Şarkı söylediği için linç edilmek istenen bir sanatçının, şarkısını dinlemek de linç edilme nedeni olabiliyor.


Yine Beyoğlu yine işkence
Beyoğlu'ndaki Taksim Polis Merkezi'nin vukuatları bitmiyor.
Nijeryalı Festus Okey'in aynı karakolda polis tarafından öldürülmesi ve soruşturma açılması dahi bu karakolda işkenceleri azaltacağına çoğalttı. Ağır yaralanma vakalarına yeni bir tanesi daha eklendi.
Temel Haklar ve Özgürlükler Cephesi'nden bir kişi Newroz için bildiri dağıtırken bu karakolun polisleri tarafından saldırıya uğradı. Karakolda da işkenceye devam eden polisler göstericinin ayağını kırdı. Polisin silahla tehdit ettiği gösterici şimdi polise mukavemetten yargılanıyor.
Polisler topluma işkence, yargı da polislere adalet dağıtarak görevlerini ifa ediyorlar.


Cerrah'a bilirkişiden aklama
Hrant Dink'in öldürülmesi ile ilgili davada suikastin gerçekleştirileceğinin bilinmesine rağmen önlem almak ve bilgi ve belgeleri gizlemek ile suçlanan Celalettin Cerrah yeni atanan bilirkişi raporu ile kusursuz bulundu.
Ancak Trabzon Emniyeti'nden İstanbul Emniyeti'ne Dink'le ilgili gönderilen 17 Şubat 2006 tarihli yazıda imza ve parafları bulunan 6 istihbarat görevlisinin ise "kusurlu" olduğu belirtildi. Bir önceki bilirkişi raporunda Cerrah'ın kusurlu olduğu söylenmişti. Raporu sunan bilirkişi Cerrah'tan daha aşağı kıdemde olduğu için değiştirilmişti. Yeni atanan bilirkişi Cerrah'ın evrakların gönderildiğini bilmediğinden kusurlu sayılamayacağı yönünde görüş bildirdi.


Reddi hakime red
Malatya Zirve Yayınevi katliamı davasında müdahil avukatların hakimin tarafsız olmadığı iddiası ile istedikleri reddi hakim talebi reddedildi.
Zirve Yayınevi'nin üç çalışan boğazları kesilerek öldürülmüş, katiller oracıkta yakalanmıştı. Zanlılar Zirve Yayınevi çalışanlarını Hristiyanlığı yaymak istedikleri için öldürdüklerini söylemişlerdi. Malatya katliamı davası hukukun üstünlüğü hakkında atılan nutukların ortasında bir skandal olarak duruyor.


Astı, üstünü takip ediyor

Trabzon Jandarma İl Alay Komutanlığı döneminde, Hrant Dink'in öldürüleceğine dair istihbaratı saklayan albay, Hrant Dink cinayetini araştırmak için kurulan meclis komisyonuna ifade vermiyor. Susurluk çetesine yönelik kurulan meclis komisyonuna ifade vermeyen Veli Küçük’ün tutumunu paylaşıyor.
Albay Ali Öz, Ulucanlar Cezaevi'- ndeki katliamdaki rolü ve görevli olduğu bölgelerdeki faili meçhullerle de tanınan bir isim.