Sosyalist İşçi 322 (25 Nisan 2008)

 

Sayfa 2 :


CHP yasaları ihlal ediyor:
Kanaltürk’e 4 milyon aktardılar, faturası yok
Otomatiğe bağlanmış gibi kapatma davası açan Anayasa Mahkemesi CHP'nin ilgili maddeye dair pek çok ihlali olmasına rağmen kapatma davası açmıyor.
Maliye Kanaltürk'ün hesaplarını incelerken CHP tarafından gönderilmiş 4 milyon 102 bin YTL kayıtla karşılaştı. Bu paranın ancak 4 de birini ait fatura bilgisine ulaşıldı diğer kısmı için ise herhangi bir fatura bilgisi bulunmuyor. Bu durumda CHP Kanaltürk'ün ortağı haline gelmiş oluyor. Gelir İdaresi Daire Başkanlığı tarafından Anayasa Mahkemesi'ne ve ilgili savcılığa resmi yazı ulaştırıldı. Ayrıca Maliye bakanlığı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gerekli evrakları ulaştırdı. Buna benzer 5 kayıt dışı para transferi gerçekleştirildi.
Kimse yanlış anlamasın muradımız ve derdimiz niye CHP kapatılmıyor, kapatılsın demek değil, ama var olan çifte standardı anlamakta zorlanıyoruz.
Bir yandan yaprak kıpırdasa birilerine kapatılma davası açılırken, diğer yandan ortada olan bir duruma karşı ses çıkmıyor olması ister istemez çifte standardı düşündürüyor. Bunun ötesinde, yargının bağımsız mıdır sorusunu da bilmem kaçıncı kere sorduruyor.
Talebimiz elbette sınırsız düşünce ve örgütlenme özgürlüğü. Yargı da gerçekten bağımsız olsa deymeyin keyfimize…


Darbe yapmanın da bir adabı varmış…
Darbe haberlerinin tabiri caizse çivisi çıkmış durumda. Her yerden benzer haberler fışkırıyor.
Belli ki bizim gündemimize esas olarak Nokta Dergisi'nde çıkan darbe günlükleri haberi ile giren süreç, daha önceden başlamış. Yıllardır da saman altından ve üstünden su yürütme şeklinde devam ediyormuş. Birkaç kez darbe yapma girişimi olmuş ve direkten dönmüş.
Her geçen gün yeni şeyler öğreniyoruz, öğrendikçe de ortalığın nasıl da karıştığını giderek daha fazla idrak ediyoruz. Umalım ki bizim cenah darbe tehdidi gerçek mi sahte mi diye düşünürken ya da darbe nasılsa bizi etkilemeyecek, olan AKP'ye olacak hesapları ile susup otururken, darbeciler bir yol bulup planlarını hayata geçirmezler.
Bu günlerde en çok tartışılan darbe dedikodusu, Abdullah Gül'ün TBMM genel kurulunda Cumhurbaşkanı seçilmesinin arkasından, CHP ve DSP'nin seçilmek için 367 oy gerekli iddiası ile seçimin iptali istemi ile Anayasa Mahkemesi'ne taşımasının ardından başlayan süreçle ilgili.
İddialara göre Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Karahanoğlu Anayasa Mahkemesi'nin asker üyelerine, davayı kabul etmeleri için baskı yapmış. Telefon etmiş, Anayasa Mahkemesi üyelerinin çoğunun tele-konferans yöntemiyle dinlediği konuşmasında, "367 kararını siz çıkartmazsanız, biz yönetime el koyacağız" diye özetlenebilecek darbe tehdidinde bulunmuş. Anayasa Mahkemesi üyeleri bu baskıya karşı çıkmış, dönemin mahkeme başkanı Tuğcu "Torunlarıma anlatamam" itirazıyla ağlamış. Aynı günlerde Deniz Baykal dava kabul edilmez ise askerlerin farklı yoları tercih edeceğini ima eden açıklamalar yapmış idi.
Bu haberin çeşitli yayın organlarında yayınlamasının üstünden ancak 10 gün geçtikten sonra, Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu ve Oramiral Karahanoğlu bir açıklamayla haberi yalanladı.
Oramiral'in haberi yalanlama yöntemi ise oldukça ilginç. Oramiral diyor ki akıl var mantık var (biz bulamadık o aklı ve mantığı ama) önceden haber verilerek darbe mi yapılır? Ona göre darbenin kuralları var. Bu iş gizlilik içerisinde yürütülür ve kimseler haber vermeden yönetime el koyulur.
Oramirale göre darbe yapmak meşru, ama çıkan haberlerin mantığı yok. Bu işin adabını bilmiyor gazeteciler. Bir işin çivisinin çıkması durumu budur herhalde tam olarak. Darbe tehdidi büyütülüyor ya da bize vurmaz bu darbe diyenlere duyurulur. Oramiral sizin gibi düşünmüyor, onun sorunu sadece darbe sürecinin adabıyla ilgili.

Oramiral Karahanoğlu 10 gün sonra verdiği yanıtta darbenin böyle açık açık yapılmayacağını söylemişti. Sıra mahkemenin asker üyelerinin söyleyeceklerinde.


Gerçekten poz vermişler

Danıştay katili Alparslan Arslan ile emekli general Veli Küçük'ün yan yana çekilmiş fotoğrafları basında yer almıştı. Veli Küçük yaptığı açıklamalarda bu fotoğrafın sahte olduğunu, fotomontaj olduğunu iddia etmişti.
Geçen haftanın haberlerine göre Terörle Mücadele ekipleri fotoğrafın aslına sahip Azadiye Welat Gazetesi'ne gidiyor ve bu fotoğrafı teslim alıyor. Ardından teknik araştırma yapılıyor ve tespit ediliyor ki fotoğrafta herhangi bir montaj hilesi yok.
Bu durumda apaçık ortada ki Ergenekon Çetesinin şu an için bilinen en üst düzey sorumlusu Veli Küçük Danıştay saldırısını gerçekleştiren Alparslan Arslan ile pek bir sıkı fıkı imiş.
Bunu anlamak ve bilebilmek için fotoğrafa ihtiyacımız olmamasına rağmen, durumun belgelenmiş olması kimselere söylenecek pek fazla bir söz bırakmıyor..


Yörsan
işçilerine destek eylemi

Sendikalı olmak istedikleri için işten atılan Yörsan işçilerine destek eylemleri devam ediyor.
19 Nisan Cumartesi Türk-İş'e bağlı Tek-Gıda İş sendikası üyeleri Yörsan işçilerinin, sendikalaştıkları için işten atılan Arçelik ve Cerrahpaşa Hastanesi işçilerinin ve "Yörsan yersen" insiyatifi üyelerinin desteğiyle Galatasaray Postanesi önünden Taksim Meydanı'na yürüdü.
Galatasaray Postanesi önünde yapılan açıklamada konuşan Tek Gıda-İş Marmara ve Trakya Bölge Şubesi Teşkilatlandırma Sekreteri Göksel Şengün, işçilerin anayasal haklarını kullandıkları için işten atıldıklarını söyledi. YÖRSAN, Çapa ve Arçelik gibi bir çok işyerinde aynı senaryonun uygulandığını belirten Şengün, işverenlerin işyerinde örgütlülüğün olmasından korktuğunu belirtti. YÖRSAN patronunun "Can güvenliğim yok" diyerek Tek Gıda-İş ve işçiler hakkında suç duyurusunda bulunduğunu belirten Şengün, "O bize dava açıyor, polise şikayet ediyor, biz de onu halka, duyarlı insanlara şikayet ediyoruz" diyerek halkın YÖRSAN ürünlerini boykot etmesini istedi.


Emekliler sokaktan ayrılmıyor
DİSK'E bağlı Emekli-Sen üyeleri, sendikalarına yönelik açılan kapatma davasına karşı, "Emekliler İnsanca Yaşam İstiyor" mitingi düzenlediler. Ana sloganları "demokrasi mücadelesinden emekli olunmaz" idi. Emekli-Sen üyeleri, Toros Sokak'ta toplanmalarının ardından "Emekliler İnsanca Yaşam istiyor" pankartı arkasında, mitingin yapılacağı Abdi İpekçi parkına yürüdüler. "Hepimiz Emekli-Sen'liyiz" dövizleri taşıyan emekliler yürüyüş boyunca "Emekli-Sen kapatılamaz", "Hak verilmez, alınır, zafer sokakta kazanılır" ve "AKP halka hesap verecek" sloganları attılar.


Lastik-İş de grev ihtimali
Goodyear ve Brisa fabrikalarında çalışan 4 bin işçiyi kapsayan toplusözleşme görüşmelerinde, arabulucu aşamasında yapılan görüşmeden de bir sonuç çıkmadı. Arabulucu ile yapılacak ikinci görüşmeden de sonuç çıkmaması durumunda grev süreci başlayacak. Lastik-İş Sendikası sözleşmenin bir an önce imzalanmasını isterken, taleplerinden geri adım atmayacaklarını söylüyor.
Lastik-İş Kocaeli Şube Başkanı Hasan Hüseyin Çakar patronların özellikle yeni işe giren işçilerin ücretlerini kendisinin belirlemek istediğini, yeni işe girenlerin de eski işçilerle aynı ücreti almasının 50 yıldır süren bir gelenek olduğunu söyledi. Çakar, bu konuda kesinlikle geri adım atılmayacağını dile getirdi. Mevcut durumda 6 gün çalışıp bir gün izin yaptıklarını anlatan Çakar, bu maddenin 6 gün çalışıp iki gün izin yapılması olarak değiştirilmesini istediklerini, bu madde üzerinde de anlaşamadıklarını söyledi.


Türkiye Tuzla olmasın!

Üniversite öğrencileri “Türkiye Tuzla Olmasın” talebiyle, tuzla işçileriyle dayanışmak için bir yürüyüş gerçekleştirdi.
Yürüyüşe Boğaziçi, Yıldız Teknik, İstanbul, Galatasary, Sabancı, Koç, ODTÜ, Hacettepe, Ankara, Çukurova, Gebze İleri teknoloji Enstitüsü öğrencileri katıldı.
Kadıköy'den sabah 10 da başlayan yürüyüş, Haydarpaşa'dan tren ile Kartal, E-5 karayolu ve Pendik sahil yolundan devam edilerek 16.30 da Tuzla Tershane de son buldu. Yürüyüşe yaklaşık 500 kişi katıldı.
Pendik pazarına SSGSS'ye karşı sloganlar ile giren öğrenciler, bütün güzergah boyunca halktan büyük destek gördü.