Sosyalist İşçi 322 (25 Nisan 2008)
‘Hırsız’ Berlusconi yeniden iktidarda
İtalya’da sol neden yenildi?
İtalya’da sağcı Berlusconi yeniden seçildi. Radikal solun parlamentodan bütünüyle tasfiye olması bir sınıra gelindiğini gösteriyor. Son on yıla girerken İtalya Avrupa solunun yıldızı gibi parlıyordu. 2001’de Cenova’da yapılan G8 protestosu, Floransa’da toplanan Avrupa Sosyal Forumu ve Şubat 2003’te Roma’da Irak savaşına karşı yapılan bir milyon kişilik gösteri solun ve küresel barış ve adalet hareketinin yükselişinin işareti olmuştu. Bütün bunların merkezinde Cenova günlerinde kendisini bütünüyle harekete katan Rifondazione Comunista bulunuyordu. Ancak protestolar Berlusconi’nin bir önceki yönetimini deviremedi ve Rifondazione merkez sol ile bir ittifaka gitti. Bu koalisyon 2006’da iktidara geldi. Romano Prodi önderliğindeki hükümet ücretleri düşürdü. Ekonominin durumu Alitalia devlet havayollarının iflasından belli oluyordu.
İktidar söz verdiği gibi Irak’tan asker çekeceğine Afganistan ve Lübnan’a asker yolladı. Şimdi Rifondazione ve müttefikleri parlamentodaki tüm sandalyelerini kaybetti. İtalya deneyimi gösteriyor ki savaş yanlısı, yeni liberal merkez sol hükümetlerle ittifak ancak sağın işine yarıyor ve radikal sola güç kaybettiriyor.
İtalya Avrupa’nın en büyük soluna sahipti. Son 10 yıl içinde İtalya tek bir sendikanın yaptığı en büyük protestoya ve en kalabalık Irak savaşı karşıtı gösteriye sahne oldu. Yedi yıl önce Cenova’da toplanan G8 karşıtı gösteri tüm Avrupa’da anti kapitalist harekete öncülük etmişti. Radikal parti Rifondazione Comunista 80 bin üyeye sahipti. İki yıl önce bu parti merkez sol ile ittifak yaparak koalisyon hükümeti kurdu. Rifondazione, Berlusconi’nin tekrar iktidara gelmesinin demokrasi için bir tehdit olacağını söylüyordu.
Sol ilk kez en zayıf çoğunluğu ele geçirerek iktidara geldi. Daha küçük olan İtalyan Komünist Partisi ve Yeşiller bakanlık da alarak yeni hükümete girdi. Az farkla hükümet olunduğu için radikal sol kendisini merkez solu iktidarda tutmanın basıncı altında hissetti. Halkın yeni iktidardan büyük beklentileri yoktu. Ama ücretlerde düşüş, yüksek vergiler ve iş güvencesinin yok edilmesini de beklemiyorlardı.
Irak’tan asker çekmeye başladılar, ama NATO’nun Afganistan işgaline daha büyük destek verdiler. İtalya’nın en görünür sorunu Berlusconi’nin seçimleri kazandığı Napoli’deki temizlik işçileri grevi oldu. Hükümet gücünü kaybedip seçim çağrısı yapınca merkez sol radikal sol ile yollarını ayırdı. Açıkladıkları amaç, İtalya’da, her ikisi de serbest pazar ajandasını kabul eden iki partili bir sisteme gitmekti.
Geçmiş yılların radikal söylemini terk eden Rifondazione, Komünist Parti ve Yeşiller, seçimlerde Gökkuşağı Sol adı altında ittifak kurdu. Ancak iktidarda oldukları süredeki kirlenmişliğin etkisinden sıyrılamadılar. Örneğin, Yeşiller’den olan çevre bakanı çöp temizliği yapan şirketlerden aldığı hediyeler nedeniyle soruşturuluyor. Hapisteki bazı mafya üyeleri için af yönünde oy kullanmaları da tüm partilerin aynı olduğu yönündeki kanıyı güçlendirdi.
Seçim günü Gökkuşağı Sol bozguna uğradı. İki yıl önce sol seçildiğinde Komünist Parti, Yeşiller ve Rifondazione 3.800.000 oy almıştı. Bu seçimde toplam oyları bir milyon azaldı. %10’dan %3.5’e düştü. Parlamento temsili için %4 oy gerekiyor. Solun geleneksel kalelerinden sayılan Tuscany’de üç partinin toplam oyları %13.4’ten %4.5’e düştü. Lazio’da %13’ten %3.3’e düştü. Gökkuşağı Sol’dan farklarını vurgulayan iki küçük sol parti ise %0.4 oy alabildi.
Geçtiğimiz haftasonu, Rifondazione merkez komitesi toplandı. Parti genel sekreterinin, partinin feshi ve Gökkuşağı Sol’la birleşme üzerine odaklanan stratejisi 98’e 70 oyla reddedildi. Temmuz’da yapılacak ulusal kongrede tüm sorunları tartışacaklar.
Sonuç ne olursa olsun, bu, solda, sendikalarda ve sosyal hareketlerde büyüyen bir tartışmanın kanıtı. Hala büyük bir sol ve grevlerle gösteriler var. Halk Berlusconi’nin emeklilik haklarına, işlerine ve sosyal hizmetlere saldıracağını, göçmen karşıtı Kuzey Ligi’ni tekrar canlandıracağını biliyor. Sol tam da buna karşı politika üreterek birleşmeli. Aynı zamanda bundan böyle nasıl yürüyeceğini tartışmalı. Serbest pazarı savunan hükümetlere katılmanın hata olduğunu kabul edip bir daha tekrarlamamalı. Seçimlerdeki yenilgiye rağmen radikal sol, Berlusconi’yi sokakta devirecek yüzbinlerce insanın desteğine sahip olabilir.
Chris Bambery
Mısır kaynıyor
Mısır'da sanayi kenti Mahalla el-Kobra'da 6 Nisan günü başlayan ve dört gün süren ayaklanma şimdilik bastırılmışa benziyor. Gıda fiyatlarına yapılan zamlara ve düşük ücretlere karşı ayaklanan halk sokaklara dökülmüş, ard arda gösteriler yapmış ve dört gün boyunca polisle ve güvenlik güçleriyle çatışmıştı. Olaylardan Mısır'da "Mahalla İntifadası" olarak söz ediliyor.
Hüsnü Mübarek rejimi, ayaklanmayı ancak bölgeye binlerce asker ve polis göndererek yatıştırabildi. Yüzlerce işçi, işçi temsilcisi ve bölge sakininin yanı sıra, sol örgütlerin ve Müslüman Biraderler'in önde gelen üyeleri tutuklandı.
Polis, tutuklananlar ve yakınları için Kahire'den Mahalla'ya gıda, tıbbi malzeme ve yorgan götüren bir dayanışma kervanını engelledi.
Olayların şimdilik yatışmış olması, hükümetin korkusunu yatıştırmış değil. Ayaklanmanın odak noktası, Mahalla el-Kobra'nın merkezinde bulunan ve bir yıldır defalarca greve çıkmış olan dev tekstil fabrikası. Ayaklanmanın üçüncü gününde Başbakan Ahmed Nazif fabrika işçileriyle görüşmeye gelmiş ve "Mahalla'nın acı çektiğini ve birçok krizden geçtiğinizi biliyoruz, ama insanlar gerçek gücünü kriz dönemlerinde gösterir" gibi boş laflar ettikten sonra işçilere 30 günlük ücret ikramiyesi vermeyi önermişti. Associated Press basın ajansının konuştuğu bir işçinin tepkisi ise şöyleydi: "Bu lafları çok duyduk. Yeni bir şey yok. Bizim burada neler yaşadığımızdan haberleri bile yok".
Hükümetin Mahalla el-Kobra işçilerine verdiği ödünleri şimdi bölgedeki diğer işçiler de talep ediyor. Kafr Dawwar tekstil fabrikası işçileri kendilerine verilen 15 günlük ücret ikramiyesini reddetti ve Mahalla el-Kobra işçilerine verilenin aynısını talep ediyor. Bir yıldır süren grev dalgasının sona ermeyeceği açık.
Paraguay’da sol kazandı
Latin Amerika’nın nadir sağ hükümetlerinin yönetmekte olduğu Paraguay’da da (Bolivya’dan sonra ikinci en yoksul ülke) sağ iktidarların sonu geldi. “Değişim için Yurtsever İttifak” (APC) adayı olan eski Katolik papaz Fernando Lugo, 61 yıldır tek parti olarak iktidarda olan Colorado Partisi’ni yendi.
Lugo, 2006’nın Aralık ayında, ülkenin en yoksul bölgesi olan San Pedro’nun kuzey kısmında geçirdiği on yıllık bir kır yaşamından sonra Vatikan’ın kendisini rahiplikten çıkarmasını istedi. Fakat Papa 16. Benedict, Lugo’nun politik duruşunu onaylamadı; istifasını reddetti.
“Yoksulların papazı” olarak bilinen Lugo, 1960’larda İkinci Vatikan Konseyi’nde Katolik kilisesinin yenilenmesi sonucunda Latin Amerika’da şekillenen “kurtuluş teolojisi”nin büyük ölçüde etkisi altında kaldı. Sosyal adalete ve sosyal değişime olan gereksinimi fark ederek, ezilenlerin ve yoksulların savunulması konusunda kiliseye meydan okudu.
Lugo, aralarında çiftçi grupları, sendikalar ve Liberal Partinin bulunduğu merkez-sol Yurtsever Değişim İttifakı'nın lideri olarak seçime girmişti. Lugo, “Paraguay artık herkesin ülkesidir” dedi.