Sosyalist İşçi 342 (28 Kasım 2008)

Sayfa 3 :


Onların kârı düşüyor ve krizdeler
Faturayı ödemeyeceğiz
Hızla içine girdiğimiz krizin nedenleri üzerine çok şey söyleniyor. Kapitalistler ve onların sözcüleri krizin esas olarak bir mali kriz olduğunu söylüyorlar, ama bu arada gelişmiş kapitalist dünyanın hemen hemen bütününde sanayide de ağır sorunlar yaşanıyor.
En son olarak dünyanın en büyük bankalarından Citigroup ABD hükümeti tarafından kurtarılıyor ve bu banka için şimdilik verilen para 20 milyar dolar. Öte yandan kurtarma operas-yonundan önce hisseleri yüzde 60 değer kaybeden bankanın hisseleri operasyondan sonra da artmadı.
Bu arada bankanın 306 milyar dolar “sorunlu” alacağı olduğu hesaplanıyor ve ABD yönetimi ileride bu kadar daha para bulmak zorunda. Bu, ABD’nin banka kurtarmak için ayırdığı paranın hemen hemen yarısı. Banka yöneticileri ise derhal 50 milyar dolar daha bulunması gerektiğini söylüyor.
Ekonomik durgunluk her tarafı sardı
Sanayi de çok sayıda işçi işlerini daha şimdiden kaybe-derken bu sürecin 2009 yılında daha da artacağı söyleniyor.
İşsizlik Amerika’da roket gibi fırlarken İngiltere’de son bir haftada 80 bin işçi işlerini kaybetti.
Türkiye’de ise sadece Ağutos ayında 207 bin kişi işsizler ordusuna katıldı.
Sermaye sınıfının sözcülerinden İngiliz Financial Times gazetesi Kuzey Amerika ve Batı Avrupa’da, yani gelişmiş kapitalist dünyada sanayide kârların yüzde 40 oranında düşebileceğini söylüyor. Bu öngörü gerçekleşirse kriz gelişmiş kapitalist dünyaya çok daha sert bir biçimde çarpacak demektir.
Sanayide kâr oranları 1970’lerden beri düşmekte. Sermaye sınıfı bu düşüşe bir çözüm bulamıyor ve bulamadığı gibi neden kârların düştüğünü de bilmiyor.
Yeni liberalizm
1970’lerin sonunda kâr oranlarının düşüşüne karşı yeni li-beralizm uygulanmaya başlandı. 1980’lerin başında İngiltere’de Thatcher, Amerika’da Reagan yönetimleri yeni liberalizmi en ileri boyutlarına kadar uyguladılar.
İşçi sınıfına saldırıldı. Sendikalar geriletildi. Sermaye sınıfının önceden hazırlandığı grevlerde işçiler ağır yenilgilere uğratıldı.
Zenginler için vergiler düşürüldü, yoksullardan daha çok vergi toplanmaya başlandı. Böylelikle vergiler sermaye sınıfı için kâra dönüştürüldü.
Bu önlemlere rağmen sermayenin kârları 1960’lardaki düzeyine ulaşmadı.
Ardından yeni liberalizmin devlet ekonomiden elini çekmelidir anlayışı çerçevesinde kamu hizmetleri özelleştiril- meye başlandı. Milli Piyango- dan, polise, hapishanelerden demiryollarına kadar tüm kârlı kamu hizmetleri özel sektöre devredildi. Ama kârlar gene 1960’ların düzeyine çıkmadı.
Bütün bu önlemlerin sonucunda işçi ve emekçilerin gelir düzeylerindeki düşüş tüketimin de düşmesine neden oldu ve yeni bir önlem olarak faiz oranları düşürüldü. Düşük faizli kredilerle sıradan insanların konut alması özendirildi. Bu da yetmeyince herkese kredi kartı verilerek borçlandırıldı v e tüketim arttırılmaya çalışıldı. Ama asıl amaç gene kârların arttırılmasıydı.
Bu arada bankalar verdikleri kredileri başka bankalara, onlar da başka bankalara sattı. Sonunda büyük bir kredi balonu oluştu.
Şimdi bu kredi balonu patladı ve en büyük bankalar iflas edi-yorlar.
Ancak kapitalist ekonominin asıl sorunu hala kârlar. Kârlar artmadığı sürece kapitalist sınıf çaresiz.
Kârlar artmayınca yatırım yok. İşsizlik artacak. Tüketim, yani pazar daralacak. Kârlar bu nedenle daha da düşecek.
Yeni yatırımın olmaması rekabeti ortadan kaldıracak. Ve rekabet ve birikim olmadan kapitalizm yaşayamaz.
Yeni-liberalizm ölüyor
İçinde yaşadığımız günlerde devletlerin piyasalara devasa boyutlu kamulaştırma hamleleriyle müdahale etmesi yeni liberalizmin ölmekte olduğunu gösteriyor. 30 yıldır emekçilere anlatılan “devletin ekonomiye müdahale etmemesi gerekir” palavrası artık bütün çıplaklığı ile ortada.
Ve bu arada krize karşı her-yerde ilk kıpırdanışlar yaşanı-yor. İşçiler yürüyor, fabrika- larını işgal ediyor. Haklarını savunmak için savaşıyor.
İtalya’da 500 bin öğrenci sokağa çıkarken İngiltere, Yunanistan ve Almanya’da da öğrenciler ayakta. Üniversiteler işgal ediliyor, yürüyüşler yapılıyor.
Türkiye’de de emekçiler silkeleniyor, ayağa kalkıyor. KESK ve DİSK’in 29 Kasım eylemi bir ilk adım olacak. İkinci adım 25 Aralık’ta, genel direnişte gelecek.
2009 yılı krizin derinleştiği ve Türkiye’de ve dünyada ise direnişin sertleştiği bir dönem olacak.
NOT: Bu yazı yazıldığı sırada City Grup için ayrılan para 20 milyar dolardı, ancak gazetemiz baskıya girereken bu rakam 300 milyar dolara çıkartıldı.
Doğan TARKAN


Kiracıların hakları gasp ediliyor
Hükümet şimdi de kiracıların haklarına göz dikti. Kriz baha-nesiyle kirada oturanların kaza-nılmış hakları gasp ediliyor.
Meclis Adalet Komisyonu'nda görüşülen Türk Borçlar Kanunu Tasarısı kiracı ve ev sahibi iliş- kilerini yeniden düzenliyor. Kiracının koruyan tedbirler kaldırılırken ev sahipleri kollanıyor. TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya adil davranıldığını ve tasarının söylese de yeni yasayla kiracılar ev sahipleri tarafından kolayca evden çıkarılabilecek.
Türkiye'de 16 milyon kişi yani nüfusun yüzde 22'si kirada oturuyor. İstanbul'da bu oran 26'ya çıkıyor. İstanbul, Ankara ve İzmir'de konutların yüzde 40'tan fazlası kirada. Yeni tasarı ev sahibi olmayan ve çalışanların tamamen aleyhine hükümler içeriyor:
l Tasarıya göre "kendisinin, eşinin, altsoyunun, üstsoyunun ve kanun gereği bakmakla yü-kümlü olduğu diğer kişilerin gereksinimi sebebiyle, kira söz-leşmesini dava yoluyla sona er-direbilecek." Yani "babam, de-dem, torunum veya evlatlığım oturacak" diyen ev sahibi kiracısını rahatça çıkartabilecek.
l Gereksinim ileri sürülerek boşaltılan konut ve işyerlerinin, 3 yıl süreyle eski kiracıdan başkasına verilemeyeceğine dair düzenleme yeni tasarıda korunurken, buna uymayan ev sahiplerine verilen 6 aydan 1 yıla hapis cezası ve 3 yıllık kira bedeli tutarında para cezası kaldırılıyor. Yerine bir yıllık kira bedelinden az tazminat ödenmesi getiriliyor. Böylece kiracının mağdur edilmesini engelleyen caydırıcı tedbirler ortadan kaldırılıyor.
l Yeni tasarı ev sahiplerine yeni sözleşmede kirayı istedikleri gibi artırma imkanı tanıyor.
l Kiracılar elektrik ve su borçları nedeniyle evlerinden kolayca tahliye edilebilecek.
l Yeni düzenlemeyle, ev sahiplerine tazminat ödemekle yükümlü olmaksızın, sözleşmeyi tek taraflı sona erdirme hakkı tanınmış olacak.


Patronlar istedi, hükümet hazırladı
Kemer sıkma paketi geliyor
Başbakan, IMF ile yaptıkları görüşmelere paralel olarak krize karşı yeni bir ekonomik paket hazırladıklarını açıkladı. IMF ile üzerinde anlaşılan paket işten çıkarılan işçilerin, düşük gelirle yaşamaya çalışan yoksulların ihtiyaçlarını esas almıyor. Zaten kârlarına kâr katan patronlar kurtarılıyor. İşte pakete dair ilk bilgiler:
l Banka mevduatlarına güvence limiti arttırılıyor.
l İşsizlik sigortası için ayrılan İşsizlik Fonu patronlara aktarılıyor. Bu fonda çalışanların ödediği ve işve-renin verdiği 30 milyar YTL'den fazla para birikmişti.
l Dünya Bankası'ndan 200 milyon dolar yeni kredi alınıyor.
l Şirketlere elektrikte indirim geliyor.


10 ayda 41 bin işyeri kapandı
Ağustos'ta 207 bin kişi işini kaybetti

Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) yayımladığı son veriler, işsiz sayısının Ağustos'ta 207 bin kişi daha arttığını gösterdi.
Hükümetin 2007'nin son aylarında işsizlik oranını 2008 ve 2009 için yüzde 9.7 olarak öngörmüştü. Ancak krizle birlikte tahminler yenilendi. İşsizlik oranı için yeni tahminler 2008 için 10.3, 2009 için yüzde 10.4 olarak hesaplandı.