Sosyalist İşçi 343 (5 Aralık 2008)
4 kıtada 94 ülkede iklim aktivistleri haykırıyor:
Şirketleri değil gezegeni kurtar!
Küresel İklim zirvesi 1 Aralık'ta Polonya'nın Poznan kentinde başladı. İklim değişikliği ile küresel mücadele kapsamında en önemli BM anlaşması olan "İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi"nin 14'üncü Taraflar Konferansı ile sözleşmenin uygulanmasına yönelik "Kyoto Protokolü"nün 4. Taraflar Toplantısı 12 Aralık'a kadar sürecek. 185 ülkeden gelen 10 bine yakın delegenin katıldığı iklim zirvesi sürerken 4 kıtada 93 ülkede küresel ısınmaya karşı küresel eylem gerçekleşiyor. 6 Aralık'ta dünyanın bütün merkezlerinde yürüyüşler, mitingler, forumlar ve konserler düzenleniyor. Küresel direniş hareketi devletlerden yeni iklim anlaşmasında sera gazı indirimlerinin radikal bir şekilde belirlenmesini ve küresel ölçekte yenilenebilir enerjiye dönüşün başlatılmasını talep ediyor.
İklim zirvesinin açılışına küresel ısınma hakkında karamsar konuşmalar damgasını vurdu. BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'nin (UNFCCC) yönetici sekreteri Yvo de Boer, "Poznan konferansı, mevcut küresel mali kriz ve yaklaşan resesyon ortamını da kapsayan daha geniş bir kapsamda düzenleniyor. Ancak bu durumun halihazırda süren iklim değişikliği ile mücadeleyi sekteye uğratmasına izin veremeyiz" dedi.
Konuşma yapan bir çok devlet başkanı gezegenin geleceği konusunda endişeli sözler sarf ediyordu. Oysa küresel ısınmanın "insan eliyle" gerçekleştiği 2007 Şubat ayında Bali'de gerçekleşen iklim zirvesinde kabul edilmişti. 1991 yılında Rio'da toplanan iklim zirvesinden 2007'ye dek iklim zirveleri hep çıkmaza sokulmuş, toplantılarda küresel tehdidi inkar eden ya da küçümseyen konuşmalar yapılmıştı.
Felaket yaklaşırken
Son bir yılda gelen iklim değişikliği hakkındaki raporlar bu karamsar konuşmalara neden oluyor. Dünyada 2 derecelik bir ısı artışının neden olabileceği felaket henüz tartışılırken şimdi 4 derecelik bir ısı artışından söz ediliyor. Dünyanın ısısının 4 derece artması çocuklar, yaşlılar ve birçok hayvan ile bitki türünün yaşamasının imkansız- laşması demek. Raporlar geri dönülemez sürece çok yakın olduğumuz konusunda ortak tespitlerde bulunuyor. Hükümetlerin BM tarafından gerçek durum hakkında bilgilendirildikleri söylense de zirve fikir ayrılıklarıyla başladı.
Dünyada özel mülkiyeti ve sermayenin serbest dolaşımını koruyan binlerce yasa bulunu- yor. Ancak 6,5 milyar insanın ve tüm canlıların hayatını tehdit eden küresel ısınmaya dair tek bir uluslararası anlaşma var. İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi, uzun tartışmalardan sonra ancak 1997 yılında Japonya'nın Kyoto kentindeki iklim zirvesinde somut bir önleme dönüşebilmişti. Sera gazlarını 1990 yılındaki orandan yüzde 5 oranında indirmeyi şart koyan Kyoto Protokolü'nün uygulama süresi 2012'de sona eriyor. ABD ve Türkiye anlaşmaya henüz imza atmış değil. Kyoto Protokolü'ndeki indirim oranının felaket karşısında son derece az olduğu herkes tarafından söyleniyor. 2009 Aralık'ında Kopenhag'da toplanacak iklim zirvesine kadar üç başlığın açıklığa kavuşturulması BM tarafından isteniyor:
l Ülkelerin emisyon hacmini azaltma konusunda verebilecekleri taahhütlerin miktarı,
l Ülkelerin iklim değişikliğine ayırabilecekleri finansal kaynakların miktarı,
l Çeşitli fon ve mekanizmaları hangi kurumların yöneteceğinin belirlenmesi.
Aşağıdan mücadele
Poznan'daki zirvede ABD'yi Bush hükümeti temsil ediyor. Avrupa Birliği ise sera gazlarının 1990 oranından yüzde 25-40 oranında indirim yapılmasını talep ediyor. Zirveye ev sahipliği yapan Polonya gibi kömür üreticisi ülkeler bu orana şiddetle itiraz etti. Gerçeği biliyorlar, ama sorumsuzluğa, kâr hesapları yapmaya devam ediyorlar. İklim değişikliğini yavaşlatabilmek için sera gazlarını şimdiki düzeyden yüzde 80 oranında azaltmak gerekiyor. 10 yıl içinde bu oranı yüzde 90'a çıkarılmalı. Ancak şirketleri dinleyen hükümetler gerekli ancak yetersiz önlemlere bile şimdiden yanaşmıyor. Kapitalistlerin arasındaki rekabet 6,5 milyar insanın geleceğiyle oynuyor.
Kapitalist şirketlerin ve devletlerin basit önlemleri alması bile halkın tepkisine bağlı. 93 ülkede gerçekleşecek küresel ısınmaya karşı eylem küresel eylem 6,5 milyar insanın hükümetlere sesini duyurmasına araç olacak.
6 Aralık'ta sokağa çıkan antikapitalistler iklim zirvesinde ele alınmayan gerçek çözümü de ortaya koyuyor.
Sera gazlarından kurtulmanın yolu kömür, petrol, doğal gaz gibi fosil yakıtların kullanımına son verilmesinden geçiyor.
Küresel direniş hareketi güneş, rüzgar gibi yenilebilir enerji kaynaklarına dönülmesini talep ediyor. Buna yanaşmayan kapitalistlerden kurtulmayı öneriyor.
l Şehirlerde araç trafiği durdurulsun,
l Raylı taşımacılığa yatırım yapılsın,
l Mağaza ve reklam ışıklandırılmaları yasaklansın,
l Okullarda, kamu kurumlarında, evlerde tassarruflu
ampuller kullanılsın,
l Bütün binalara ısı yalıtımı yapılsın,
l Yeni termik santral yapılmasın,
l Türkiye Kyoto Protokolü’nü imzalasın,
l Güneş ve rüzgar enerjisine dönülsün!
“10-11 Kasım’da İstanbul’da bir hazırlık toplantısı yapan Avrupa Sosyal Forumu kapsamında küresel ısınma da konuşuldu:
“Kyoto Protokolü’nün artık dünyada ve Türkiye’de heyecanı söndü, ancak devletleri sorumluluk altına soktuğu ve etkinliğini hala koruduğu için, emek ve meslek örgütlerinin de harekete katılarak protokolün öneminin Türkiye’de bir kez daha hatırlatılmalı. Kopenhag 2009 küresel eyleminde hükümetlere bu politikalarla iklimi kurtarmanın imkansız olduğu mesajı verilmeli. Ekonomik kriz adına banka patronlarını kurtarmak için milyarlarca dolar çıkarabilen hükümetler, küresel ısınma konusundaki çalışmalar için hiç bütçe ayırmıyor. Bu durum teşhir edilmeli.
1- ASF 2010 ana temasının hem savaşı, hem iklim krizini ve hem de ekonomik krizi ele alacak bir sloganla ortaya çıkarılması. 2- 2010’da Santral İstanbul'da yapılacak forumun tamamen yenilenebilir enerjiler kullanılarak yapılması. 3- İklim değişikliği kampanyalarının su Kampanyaları ile birlikte yürütülmesi.”