Biz tüm dış güçlerin Suriye’den elini çekmesi gerektiğini savunuyoruz. Suriye halkının gücü Esad’ı devirmeye yeter. Dışarıdan askeri müdahaleye karşıyız çünkü bu müdahale kim tarafından yapılırsa yapılsın Suriye Devrimi’ne ve Batı Kürdistan halkına karşı olacaktır. Peki, bu “dış güçler” kimler?
ABD: Esad’a karşı Suriyeli muhaliflerin yanında olduğunu söylüyor. Bunun için diplomatik baskı ve yaptırımlar yolunu seçiyor. ABD, muhalefete silah desteğini resmi ağızdan reddetse de iletişim ekipmanları gibi “öldürücü olmayan” yardımları yaptığını belirtiyor. Obama, ancak kimyasal silah kullandıldığı takdirde müdahaleyi ele alabileceklerini açıklamıştı. Rakibi Romney ise muhalefetin silahlandırılmasını savunuyor. Irak ve Afganistan’da yenilen ABD emperyalizmi kendi halkının tepkisiyle karşı karşıya.
NATO: Birkaç ay önce gündeminde Suriye’ye bir müdahale planı olmadığını açıklayan NATO, Türkiye-Suriye askeri gerilimine savaşla değil diplomatik bir yöntem olan kınama ile yanıt verdi. Batı emperyalizminin savaş örgütü, Doğu emperyalizminin iki gücü olan Rusya ve Çin’le kapışma değil uzlaşma yolları arıyor.
ÇİN: Dünyanın 2. büyük ekonomisi olan emperyalist Çin, BM Güvenlik Konseyi’nde Rusya ile ortak tutuma sahip olduğunu açıklamış ve Suriye’ye karşı hazırlanan karar taslağını da veto etmişti. Çin Suriye’deki mevcut rejimin devam etmesini savunuyor. Esad rejimine açık destek verirken, Suriyeli muhalifleri sürekli kınıyor.
RUSYA: SSCB ayaktayken BAAS’ın Suriye’si Doğu Bloku’nun bir parçasıydı. Doğu Avrupa devrimlerinden sonra da bu ortaklık değişmedi. Suriye ordusunu eğiten, silahlandıran, füze savunma sistemini kuran başlıca devlet diktatör Putin tarafından yönetilen emperyalist Rusya. BM Güvenlik Konseyi’nde Suriye yanlısı vetolarıyla rejime destek veren Rusya’nın Akdeniz’deki tek askeri üssü Suriye’de bulunuyor. Esad’ın arkasında duran Putin Rusyası, çoktan yenilen diktatörün ayakta kalmasını sağlıyor.
KATAR: Suriyeli muhaliflere silah yardımı yapan Katar, BM nezdinde dış müdahale için birçok girişimde bulunurken Arap ülkelerinin Esad’ı devirmek için askeri müdahalesini savunuyor. Katar’ı etkili kılan, küçük yüzölçümüne rağmen petrol sayesinde sahip olduğu ekonomik gücü, küresel sermaye ile tam entegrasyonu ile topraklarındaki ABD’ye ait üs ve birlikler.
İRAN: 2009’da Yeşil Devrimi kanla bastıran mollalar rejimi, Esad’a siyasi, askeri ve ekonomik destek veriyor. BAAS diktasının olduğu gibi devam etmesini savunuyor. Alt-emperyalist İran, subayları ve askerlerinin Esad’ın yanında devrime karşı savaştığını açıklamaktan çekinmiyor. İran’la ortak olan Lübnan Hizbullahı’nın komutanları ve askerleri ise ayaklanan halka karşı savaşıyor. Şiilik temelinde mezhepçilik yapan İran, bir azınlık olan Alevilerin Esad rejiminde kenetlenmesi için elinden geleni yaparak, direnişi bölmek istiyor.
SUUDİ ARABİSTAN: Tunus ve Mısır devrimlerinin ardından ilk kez muhalefetle karşılaşan Suud krallığı Bahreyn’deki ayaklanmayı bastırmak için ülkeyi işgal etti. Suudlar kendi ülkelerindeki Şii ayaklanmasını da zorbalıkla bastırmaya çalışıyorlar. Suriye konusunda Katar’la ittifak halinde davranan S. Arabistan’daki baskıcı rejim askeri müdahaleden yana. Suud krallığı kendi hanedanlığını korumak, Arap Baharı’nı bastırmak ve Ortadoğu’da belirleyici olmak istiyor.
TÜRKİYE: Ayaklanma başladığında Esad rejiminin dostu olan Türkiye, bir yıldır Suriye’deki muhalifleri destekliyor. Yemen tipi bir geçişi savunarak Esad’ın gitmesinden ve yerine Batı ve Doğu emperyalizminin üzerinde uzlaştığı bir ismin başa geçirilerek muhalefetin tepeden birleştirilmesinden yana. Suriye muhaliflerini silahlandırıp sınırda lojistik destek veriyor. Özellikle Müslüman Kardeşler’i destekliyor. Akçakale’de çocukların ve kadınların Suriye topu tarafından katledilmesinin ardından o taraftan gelen her mermi ve topa, top atışıyla karşılık veriyor. Suriye’de Esad sonrası kurulacak düzende söz sahibi olmak istiyor ve Batı Kürdistan’ı yok edilmesi gereken bir tehdit olarak görüyor. Suriye ile girdiği askeri gerilim günden güne artarken kendi sınırları içinde Kürtlerle savaşıyor. Alt-emperyalist Türkiye askeri birlikleriyle Afganistan’da işgal kuvvetlerinde yer alırken, 1974’ten bu yana Kıbrıs’ın Kuzeyi’ni işgal altında tutuyor.