Suriye’de bayramda ilan edilen ateşkes işe yaramadı. Muhalifler, bayramdan hemen önce Halep’in büyük bir kısmını ele geçirdiler. Son dönemde Esad karşıtları ilk kez bir petrol bölgesinde denetimi sağladı, rejime ait sivil ve askeri çok sayıda kilit noktayı ele geçirdi, Şam’da Esad ve ailesinin yaşadığı sarayı bombalamayı denedi ama ıskaladı.
Baas rejimi ise can çekişirken her gün katliamlar yapmaya, fırınların önündeki ekmek kuyruklarını, camileri bombalamaya devam ediyor. Ayaklanma başladığından beri barışçıl gösterilerin sürdürüldüğü Kafranbel, Esad’a bağlı katiller tarafından yerle bir edildi. Suriye askerleri Şam’da duvarlara “giderken ülkeyi de yakacaklarını” yazıyorlar.
Batı ise muhalefet içinde İslamcı unsurların arttığından korkarak sürece tekrar müdahil olmak istiyor. Hillary Clinton, yakın geçmişe kadar “Suriye halkının meşru temsilcisi” olarak gördüğü Suriye Ulusal Konseyi için “Muhalefeti temsil etmiyor” dedi. Bu, SUK ile ilgili olarak sıkça dile getirilen bir eleştiriydi. SUK sürgündeki muhaliflerden oluşuyor, Suriye’de sokakta mücadele edenlere hitap etme kabiliyeti zayıf ve liderliği Batı ile işbirliğinden yana. Clinton, SUK’un çökmesi üzerine daha çok temsilcinin yer aldığı bir yapı öneriyor. Ancak Katar’da yapılan toplantılardan iç açıcı bir sonuç çıkmayacak. Suriye içinde bu konseyin Batı’nın müdahalesiyle oluşmasından doğan bir rahatsızlık var.
Muhaliflerin, Halep’in içine ilerlediği günlerde, PYD’nin kontrolündeki Eşrefiye mahallesinde bazı muhaliflerle Kürtler arasında çatışmalar yaşandı. PYD’ye yönelik saldırının El Kaide bağlantılı Türkiye destekli gruplar ve PYD’ye muhalif Kürt partileri tarafından gerçekleştirildiği öne sürülüyor. Hem PYD liderliği hem de ÖSO liderliği bu çatışmaların ancak Esad’a yarayacağı konusunda hemfikir. PYD, çatıştığı grupların ÖSO’dan olmadığını açıkladı. Arap ve Kürt halklarının birleşik mücadelesi baltalanamadı.