30-31 Mayıs 2014 tarihlerinde Enerji Bakanlığı ve Nükleer mühendisler Derneği, İstanbul Cevahir otelde nükleer santraller zirvesi düzenliyor.
Nükleer santral çalışmalarına türk firmalarının katılımını arttırmayı amaçlayan zirvenin açılış konuşmasını Enerji Bakanı Taner Yıldız yapıyor. Enerji üretiminide dışa bağımlı olduğunu düşünen Türkiye; Rusya, Japonya ve Fransa gibi ülkelerden nükleer santral kurmalarını talep ederek enerjide dışa bağımlılığını azaltacağını umuyor.
Bu zirvenin esas gündemi ise toplumdaki nükleer karşıtlığını azaltmak için izlenecek yoların tartışılması. Enerji bakanlığına göre Nükleer santralin inşaat aşamasına Türk firmaların katılımını arttırılırsa toplumdaki nükleer karşıtlığı da azalacak. Oysa özellikle Çernobil ve Fukuşima nükleer kazaları hala toplumun hafızasında çok önemli bir yer ediniyor, Enerji Bakanı Taner Yıldız “bekarlık Nükleer santrallerden daha zararlı” diyerek Başbakan Erdoğan’ın Roboski katliamı sonrasında “Her kürtaj bir cinayettir” demesi gibi sorunun eksenini kaydırabileceğini düşünüyor. Oysa Roboski’deki katliamdan sonra kimse hesap sormaktan vazgeçmedi, bu toplum da risklerini bile bile nükleer santrallere olur vermeyecektir.
Enerji Bakanlığının 30-31 Mayıs 2014’te İstanbul Cevahir otelde düzenlediği Nükleer santraller Zirvesinin konusu Türkiye’de yapılması planlanan nükleer santrallerin güvenliği, enerji piyasasındaki rolü ya da nükleer santrallerin geleceği değil. Konu, yerli inşaat firmalarının nükleer santral inşaatında yer alarak toplumdaki nükleer karşıtlığının azaltılması.
Hal böyle olunca toplumun nüklere neden karşı olduğunu tekrar hatırlatmakta fayda var.
Nükleer elektrik
Nükleer santrallerden üretilen elektrik bugün dünya elektriğinin %5’i civarında. Nükleer santrallere yapılan büyük yatırımlar bize gösteriyor ki bu yatırımların tek amacı elektrik değil, ölye olsaydı yenilenebilir enerjilerden daha pahalı olan bu teknoloji hiçbir şirket veya devletin önceliği olmazdı. Söküm, atık ve çevresel maliyetleri düşünüldüğünde nükleer enerji en pahalı enerji üretim biçimidir. Örneğin Türkiye’nin Rusya ile Akkuyu için yaptığı anlaşma gereği üretilen her kilowatt elektrik için 12,5 dolar cent piyasaya ödenecek oysa bu rakam rüzgar enerjisinde sadece 7 cent.
Sadece bu veriden bile Türkiye’nin nükleer santral hedefinin, elektrik üretmek için değil, nükleer yakıt çubuklarından elde edilen nükleer silahlara sahip olmak olduğunu görebiliriz.