Çağla Oflas

Sosyalist İşçi yayın hayatına girdiği andan itibaren işçi sınıfı mücadelesine merkezi bir önem atfetti. Bu nedenle işçi sınıfının ekonomik ve siyasal haklarını kazanması için hareketin taleplerini genelleştirdi. Kapitalizmin işçi sınıfını bölen politikalarına karşı işçi sınıfının her zaman birliğini savundu. Sosyalizmin işçi sınıfının aşağıdan mücadelesiyle elde edilebilecek bir şey olduğunu düşünen Sosyalist İşçi, hareket içindeki her türlü reformist, bürokratik ve sekter eğilimler karşısında işçi sınıfının tabandaki örgütlenmesine ve mücadelesine önem verdi. Küçük bir iş yeri greviyle uluslararası işçi hareketinin mücadele deneyimleri arasında bağ kurdu. Sosyalist İşçi hareketin yaygınlaşması ve büyümesi için çaba harcarken diğer yandan hareketi bölen her türlü eğilime karşı tartışma yürüttü. İşçi sınıfının en temel gücünün birliğinden kaynaklandığını her zaman vurgulayan Sosyalist İşçi, sendikal mücadelede “tek sınıf” fikrinden hareketle tek tek sendika fikrini savundu.

Devrimci sendika olmaz

Türkiye’de sendikal mücadelenin ortaya çıkmasından günümüze sendikal harekete ilişkin pek çok çeşitli yaklaşımlar mevcut: Sarı sendikacılık, kızıl sendikalar, sınıf sendikacılığı, toplumsal sendikacılık gibi sendikalara ilişkin pek çok tarif ve tanımlama yapılmakta. Ancak tüm bu tartışmalar sendikaların hareketin içindeki yerini doğru tarif etmekten ne yazık ki çok uzak.

Sendikalar işçi sınıfın ekonomik ve siyasi haklarını savunmak, var olanları korumak ve kalıcı güvenceler elde etmek için işçiler tarafından oluşturulan örgütlenmeler. Rosa Lüksemburg “Kitle Grevi Parti ve Sendikalar” adlı kitabında sendikaların işçi sınıfının gündelik çıkarlarını, devrimci partinin ise işçi sınıfının gelecekteki çıkarlarını kapsadığını belirtir. İşçiler daha iyi ücret alabilmek, iş güvenliği, işçi sağlığı, kreş hakkı, demokratik haklar gibi listeyi daha da uzatabileceğimiz haklar elde edebilmek için sendikalara üye olurlar. Sendikalı bir işçi ile sendikasız bir işçi arasındaki en önemli fark, birinin patronların ve devletin baskıları karşısında yalnız olmasıdır. Diğerinin ise kolektif bir gücün, kitlesel bir örgütlenmenin parçası olmasıdır. Bir işçinin tek başına patronla maaş pazarlığına girme şansı yoktur. Sendikalar işçilerin pazarlık araçlarıdır. Bu araç pazarlığı yapan iş gücünden başka satacak hiçbir şeyi bulunmayan ve ortak çıkarları doğrultusunda hareket eden işçilerin birliğinin bir ifadesidir. Aynı zamanda hiçbir kesimde olmayan değiştirme yeteneğinin de ortaya çıktığı alanlardır.

Sosyalizmin okulu

Sendikal mücadele süreci aynı zamanda işçi sınıfının siyasal bilincinin oluşmasında önemli bir rol oynar. Lenin de işçiler açısından sendikaların sosyalizmin okulu olduğunu savunur. Örneğin grev yapan bir işçi karşısında sadece patronu görmez. Polisi, ordu, medyayı egemen sınıfa ait tüm kurumları, burjuva partilerinin, hukukun, hepsinin bağımsız kurumlar olmadığını ve aslında hepsinin sömürü mekanizmasın bir parçası olduğunu mücadele içinde gayet iyi anlar. İşçiler mücadele içinde toplumsal düzeni değiştirme gücüne sahip ove kolektif bir yapının üyesi olduğunun bilincine varır. Her bir mücadele onlara güven verir. Marks’ın da belirttiği gibi işçi sınıfı sendikal mücadele içinde “kendi içinde sınıf olmaktan kendisi için bir sınıfa” dönüşür.

Sendikalar siyasi partiler değildir

Sosyalist İşçi, özellikle KESK’deki gibi sendikalara siyasi parti muamelesi yapan anlayışa karşı sendikal yönetimlerinden ve siyasi görüşlerinden bağımsız olarak tabandaki işçilerin en geniş birliğini savunan bir perspektifi her zaman hareket içinde tartıştı. Bu nedenle Memur-Sen, Türk-İş, Hak-İş gibi sendikaların liderliğinin siyasi görüşleri nedeniyle bu konfederasyonlara mesafeli yaklaşımlara karşı tüm konfederasyonların birlikte mücadelesini savundu. Sendikaların niteliğini o sendikanın liderliğinin siyasi yaklaşımları değil, o sendikanın tabanında örgütlenen işçilerin mücadele azmi ve kararlılığı oluşturur. İşçiler sendikaya ekonomik ve sosyal taleplerini kazanmak için üye olurlar. Günün sonunda da patronla toplu sözleşme kapsamında uzlaşırlar. İşçiler de sendikaya devrim yapacak diye üye olmazlar. Bu nedenle pek çok farklı siyasi görüşe sahip kişiler ortak çıkarlar ekseninde çıkar birliği için sendikalara üye olabilirler.

Ekonomik taleplerden siyasi taleplere

Sendikalar devrimci örgütler olmasa da işçi sınıfı eylemleri zaman zaman çapına göre sendika çatısı altında giriştiği mücadeleyi hızla devrimcileştirebilir. Küçük bir zam mücadelesi büyük bir sınıf çatışmasına dönüşebilir. Tıpkı 1905 Rus Devrimi’nde görüldüğü gibi sendikal mücadele, sokaklara, fabrikalarda barikatların kurulduğu kitlesel bir işçi ayaklanmasına evirilebilir.

Hareketi ileri çekmek

Kapitalizmin son 30 yıllık döneminde işçi sınıfı yeni liberalizme karşı mücadelenin ön saflarında yer aldı. 1999 yılında Dünya Ticaret Örgütünü basan antikapitalist hareketin en büyük parçasını oluşturdu. Hareket özellikle 2008 finansal krizi sonrasında krizin faturasını kendilerine ödetmek isteyen patronlara karşı dünya çapında mücadelelerle cevap vermekte ve yeniden şekillenmekte. İşçi sınıfı 2011’de Tunus ve Mısır’da başlayan devrimlerinde temel bir rol oynadılar. Tunus’da Bin Ali’yi, Mısır’da Mübarek’i göndermek için kitlesel grevler yapan hareket ertesinde hızla bağımsız sendikalar kurmaya başladılar. Bu hareket İngiltere’den ABD’de Wisconsin eyaletindeki işçilere kadar ilham verdi. Türkiye’de Gezi direnişinin büyük çoğunluğunu beyaz yakalı işçiler oluşturdu. Gezi sonrasında beyaz yakalı işçiler işyeri sorunlarından hareketle örgütlenmek için hamle yapmakta, örgütlenmenin yollarını aramaktalar. Sosyalist İşçi kapitalizme karşı mücadelenin dünya çapında yükselmeye başladığı tüm zamanlar boyunca Türkiye’de sendikaların hem uluslararası hareketin, hem de tüm güncel siyasal mücadelenin bir parçası olması için mücadele etti. Bazen ABD’nin Irak’ı işgali karşısında ya da iklim değişikliğine karşı mücadelede olduğu gibi konfederasyonların bir araya getirilmesi suretiyle, bazen de darbe karşıtlığı, Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü, Ermeni soykırımının tanınması gibi siyasi talepleri kampanyalar yaparak tabandaki işçilerin bir araya gelmesini ve mücadele etmesini sağlamak için çaba gösterdi. Bundan sonra da yapmaya devam edecek.


Dijital sayı 27 - 11 Mayıs 2021 (pdf)

Dijital sayı 26 - 27 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 25 - 6 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 24 - 23 Mart 2021 (pdf)

Dijital sayı 23 - 16 Mart 2021 (pdf)

Abone olun

Dostlarımız

Marksist.org

Marksizm 2013

dsip
















Su Hakkı Kampanyası