Roni Margulies
Sosyalist İşçi gazetesinin ilk sayılarını düşündüğümde, tarih öncesi yılları hatırlar gibi hissediyorum kendimi.
Dosya kağıdı boyunda kalın beyaz bir kağıt, berbat bir baskı kalitesi, amatörce bir mizampaj...
Üretim süreci ise daha da ilkel. Daktilo görünümünde ama çok daha büyük, kapkara, küçük bir bavul boyutlarında IBM marka bir dizgi makinemiz vardı. Eşek ölüsü ağırlığında. Tuşların üstünde 10-15 santimlik, tek satır gösteren bir ekran vardı. Son yazdığımız birkaç kelimeyi görür ve düzeltebilir, daha öncesini göremez ve düzeltemezdik.
Bu makineden uzun sütunlar halinde çıktı alır, makaslarla keser, biçer, yapıştırır, gazeteyi oluştururduk. Bugün gibi o gün de saplantılı olduğum için, ben tashih yapar, imla hatalarının düzeltilmesine çalışırdım. Doğan “de, “da” eklerinin ne zaman bitişik ne zaman ayrı yazılacağını bilmezdi, öldüğü güne kadar da öğrenmedi! Hata bulduğumda, hatalı kelimeyi makinede tekrar yazar, çıktı alır, makasla kelimeyi küçücük keser, sayfadaki hatalı kelimenin üzerine tutkalla yapıştırırdık.
Örgütü bir arada tutmak
Şimdi gülünç geliyor, ama o makine örgütün en önemli servetiydi herhalde! Kim bilir nereden, nasıl bulmuştu Doğan onu.
Londra’da ürettiğimiz gazetenin görünümü gazeteye pek benzemiyordu, ama Türkiye’ye ulaştığında neye benzediğini bilemiyorum. Herhalde gazeteye daha da az benziyordu! Bizim ürettiğimiz şekli küçültülür, minyatür hale getirilir, memlekete gönderilirdi. Burada, benim bilmediğim kişilerce çoğaltılır, benim bilmediğim kişilere dağıtılırdı.
Sayı 1. Yıllardan 1984. 12 Eylül dönemi.
Az sayıda insanı, o karanlık günlerde teslim olmayan, örgütlü kalmak, örgütü büyütmek, direnmek için çabalayan bir avuç devrimciyi beslemeye, bir arada tutmaya hizmet ediyordu gazete.
Hiç aksamadı. En zor, en parasız, en kaygılı zamanlarda bile Sosyalist İşçi çıktı. Çıkmaması söz konusu bile olmazdı, olamazdı. Memleketten kötü haberler, tutuklanma haberleri geldiğinde, tutuklananları tanımıyor da olsam, benim moralim bozulur, şevkim kırılırdı. Doğan ise hilkat garibesi gibiydi, makine gibiydi: Ne bir moralsizlik, ne bir karamsarlık. Tekrar toplanır, tekrar yazılarımızı yazmaya, kağıt parçalarını tutkallamaya başlardık.
Kafamıza göre değil
Bilmem hatırlatmama gerek var mı? Bilgisayarsız, internetsiz, mail’siz, akıllı veya aptal cep telefonsuz günlerde çıkıyordu gazete. Yazılardaki ayrıntılı bilgiler için google’a değil, kitaplara danışmak, oturup çalışmak gerekiyordu!
Daha önemlisi, Türkiye’deki yoldaşlarla haberleşmek, gazetede neler görmek istediklerini öğrenmek, neler tartıştıklarını ve hangi konularda bilgi istediklerini bilmek... Doğan bunu nasıl yapardı, bilmiyorum. Ama yapardı. Kafamıza göre çıkarmazdık gazeteyi. Hep Türkiye’dekilere yardımcı olmak amacımız vardı, neler yazılacağı ona göre saptanırdı. “Şöyle bir tartışma varmış, şunu ve şunu yazalım” derdi Doğan.
Şimdi bakıyorum da, bazı yazılar hayretler içinde bırakıyor beni. Örneğin, tam otuz yıl önce Ermeni soykırımı üzerine uzun ve kapsamlı bir yazı yazmış Doğan. Çok iyi hatırlıyorum, böyle bir konudan benim o zamanlar haberim bile yoktu. Ama belli ki Türkiye’den sormuşlar; durup dururken “Haydi, bir de şöyle bir şey yazayım” dememiş olduğu belli.
Etkili olmanın sırrı
Gazete çıkmasa ne olurdu? Manyakça bir inat ve azimle, olumsuzlukların hiçbirini takmayıp sürdürülmüş olmasaydı bir şey fark eder miydi? Değdi mi? İşe yaradı mı?
Bu soruların cevabı elinizdeki gazetede ve bu gazeteyi üreten partinin varlığında.
Bugün DSİP küçük, ama zaman zaman ülkenin siyasî gündemine damgasını vurabilen bir örgüt. Küçük, ama Sosyalist İşçi ilk çıkıp Londra’dan İstanbul’a gönderildiği günlerde onu okuyanların sayısına kıyasla kat kat büyük, kat kat etkili.
Etkili olmanın sırrı, geniş emekçi kitlelerin önündeki sorunlara ve aklındaki sorulara tatmin edici cevaplar verebilmektir. Etkili olmanın yolu, bu sorunlar ve sorular karşısında birlikte tavır alıp birlikte davranabilmektir.
Gazete, bir partinin iskeletidir. İnşaat halindeki binanın çevresindeki iskeledir.
Otuz yıl önce o gülünç görünümlü gazeteyi üreterek iskeleyi kurduk. Bina yükseliyor, iskele daha sağlam, ama aynı iskele.