Anıl Yüksel
AKP hükümetlerinin ekosisteme verdiği zararları bir yazıya sığdırmak elbette olanaksız. İnşaat sektörünün dur durak bilmeyen kontrolsüz ilerleyişi karşısında yenik düşen kentsel ya da kırsal ormanlar, enerji politikaları uğruna özel işletmelere tahsis edilen doğal güzellikler ve yaşam alanları, kapitalizmin her an üstüne bir alışveriş merkezi dikmek için hazırda beklediği parklar ve yeşil alanlar, kurutulan, zehirlenen veya kullanılamaz hale getirilen su varlıkları ve tabii ki bu alanlar içerisinde hayat sürdüren ve bu yıkımdan payını acımasızca alan canlılar...Siyanüre aşıklar!
AKP’nin bir yıkım makinesi gibi çalıştığına son olarak Artvin, Cerattepe’de tanık olduk. Dünyanın 100 doğal ormanından birinin olduğu bölge, altın madenciliği uğruna Cengiz Holding’e tahsis edilmek isteniyor. Madene muazzam bir direnişle karşı çıkan Artvin halkı, karşısında devletin kolluk kuvvetlerini buluyor ve Başbakan Davutoğlu’nun şu cümlesi kulaklarda yankılanıyor: “Cerattepe’de 3,500’den bir tane fazla ağaç kesilmeyecek.”
Türkiye’nin en önemli oksijen kaynaklarından olan Kaz Dağları ise altın arayışları karşısında Cerattepe kadar şanslı değildi. Devlet tarafından Pumice Madencilik’e tahsis edilen onlarca dönümlük alanda ağaçlar katledilmeye, kayaçlar patlatılmaya ve siyanür kullanımıyla toprak zehirlenmeye devam ediyor.
AKP’ye Gezi dersi!
Ekolojik taleplerle başlasa da devlet terörü sebebiyle bir anda toplumsal bir muhalefete dönüşen Türkiye’nin en geniş kitlesel olayı hiç şüphesiz Gezi parkı direnişiydi. Şehir merkezinde az sayıdaki parklardan olan Gezi Parkı’nın yerine Topçu Kışlası ve alışveriş merkezi yapmak isteyen ve dönemin Başbakanı Erdoğan tarafından bizzat “Ne yaparlarsa yapsınlar, bu proje hayata geçecek” dediği planlar iptal olduğu gibi AKP hükümeti o döneme kadarki en büyük yenilgisini almış oldu.
Zeytin ağacına düşmanlar
Son 10 yılda yüz binlerce maden ve taş ocağı ruhsatı veren AKP hükümeti yüzlerce HES ve termik santral projesine de imza attı. 2014 yılında zaten iki adet termik santralin gölgesinde yaşayan Yırca halkı, Kolin Şirketi tarafından yapılacak üçüncü bir santrale karşı çıkmış ancak mahkeme kararını hiçe sayan şirket sabaha karşı proje sahası gördüğü yerde 6 bin zeytin ağacını katletmiş, Başbakan yardımcısı; “Türkiye’nin enerjiye ihtiyacı var” demişti. AKP’nin çılgın projelerinin başını çeken 3. köprü ve Kuzey Marmara Otoyolu projesi için İstanbul’un ciğerleri olarak adlandırılan kuzey ormanlarında milyonlarla ifade edilen ağaç kesimleri gerçekleşti.
Mersin, Sinop ve hatta doğal güzellikleriyle meşhur İğneada’ya yapılmak istenen nükleer santral projeleri, Karadeniz yeşilini hiçe sayan Yeşil Yol projesi, Amasra’nın dünya mirası sayılan bölgeleri için planlanan termik santral projeleri, İstanbul’u ortadan ikiye bölmeyi hedefleyen Kanalİstanbul projesi, AKP’nin ekosisteme ne denli zarar teşkil ettiğinin bir göstergesi olarak karşımızda duruyor. Yalnızca birkaç tanesini yazdığımız bu vahşi neoliberal politikalar, Türkiye’nin Dünya Çevre Performansı Endeksi’nde 180 ülke arasından neden 177. sırada kendine yer bulduğunu da ürkütücü bir şekilde ortaya koyuyor.