İşçilerin eylemleri patronlarda büyük korku yarattı, ihracat rakamları düştü, patronlar üretim ve gelir kayıpları yaşadılar. Bursa’daki metal fabrikalarında kurulan Fabrikalar arası kurul, direnişin başlamasında ve yaygınlaşmasında çok büyük rolü oynadı. İşçiler, hem hakları için mücadelede hem de sendika bürokrasisine karşı mücadelede sahip oldukları yaratıcılığı bir kez daha gösterdiler.
İşçiler başlangıçta öfkelerini işbirlikçi Türk Metal-İş sendikasına yönelttiler, patronlara karşı daha toleranslı davrandılar, onların verdiği sözlere, imzaladığı protokollere inandılar. Ama süreç içinde patron kesiminin verdiği hiçbir sözü tutmaması, aksine işten çıkarmaların başlaması işçilerdeki bu yanlış algıyı düzeltti. İşçi sınıfına asıl düşmanın patronlar olduğunu bir kez daha gösterdi.
30 binden fazla işçiyi kapsayan bu büyük mücadele sonucunda, birçok işyerinde Türk Metal-İş sendikası ortadan kalktı. Mücadele süreci 7 Haziran seçimlerine kadar sürdü, sonrasında siyasette yaşanan gelişmeler mücadelenin geri çekilmesine yol açtı. Bu süreçte 10 bin işçi Türk Metal sendikasından ayrıldı, bunların önemli bir kısmı Birleşik Metal-İş sendikasına, küçük bir kısmı Çelik-İş sendikasına üye oldu, önemli bir kısmı ise şimdilik herhangi bir sendikaya üye değil.
Erdoğan’ın Türk Metal-İş Kongresi’nde metal işçilerinin direnişine saldırması, bu mücadelenin farkında olduğumuzdan daha da etkili olduğunu kanıtlıyor. Bir cumhurbaşkanının toplumu kutuplaştırma siyaseti zaten garip ama sendikalar arasında takım tutar gibi taraf tutması, işçi hareketini bölmek için ne kadar kararlı olduğunu gösteriyor. Metal işçilerinin mücadelesi bizlere göstermiştir ki, fabrikalarda ne kadar çok sınıf bilinçli ve örgütlü işçi olursa mücadelenin kazanması o kadar mümkün olacaktır.
Faruk Sevim