Ankara'da yaşanan bombalı saldırıda şu ana kadar en az 37 kişi hayatını kaybetti, 100 kişiden fazlası yaralı. Kuşkusuz, saldırıyı gerçekleştirenler, barışa ve halka düşmanlık yapıyorlar. Hükümetin sorumlusu olduğu iklimi, barış duygusunun gelişmesini engellemek için derinleştirmekte hiçbir sakınca görmüyorlar. Şehrin göbeğinde, emekçilerin kullandığı dolmuş ve otobüs duraklarında sivil insanlara saldırmakla IŞİD’in 10 Ekim’de Ankara eylemine yaptığı saldırı arasında hiçbir fark yok.
10 Ekim’de saldırının olduğu alandaydık. Böyle bir saldırının yarattığı acıyı ilk elden biliyoruz. Ölenler için duyulan acılar, bizim de acımızdır. Acıların yarıştırılacağı günlerde değiliz. Cizre’de, Sur’da öldürülenlerin acısı da Ankara’da gerçekleştirilen katliamlarda ölenlerin acısı da hepimizin ortak acısıdır.
Saldırıyı kimin gerçekleştirdiği henüz bilinmiyor ancak sivillerin hayatını kaybetmesine yol açan bu bombanın -tıpkı kendisinden önceki bombalarda olduğu gibi- siyasi sorumluluğunun, hem Kürt illerinde hem de Ortadoğu'da savaş politikalarını uygulayan hükümette olduğu çok açık. Memleketi yöneten bu hükümettir, güvenliğimizden sorumlu olan da öncelikle bu hükümet ve onun istihbarat ve güvenlik birimleridir.
İçinde canlı bomba eylemlerinin piştiği ortam, Türkiye’nin hem bölgesel hem de yerli ve milli bir savaşın içinde, aktif parçası olmasıyla karakterize oluyor. Türkiye, hem Suriye’de süren ve bütün büyük devletlerin, emperyalist güçlerin içinde yer aldığı savaşın bir parçası hem de Kürt illerinde bir savaşı bizzat sürdürüyor.
Şimdi savaş giderek batıya yayılıyor.
Savaşın batıya yayılmasının ürünü bütün bu patlamalar. Bir savaşın, bir ülkenin sadece bir bölgesiyle sınırlı kalmayacağı çok açıktır. Savaş başladı ve yayılıyor. Bütün bu savaş ortamında, Kürdistan ve Ortadoğu'daki yangının ülkenin batısına sıçramaması mümkün değildi. Dün patlayan bu bomba, yangının artık Türkiye metropollerine sıçradığını ortaya koyuyor.
Hükümet yetkilileri bize "bombalarla, ölümle yaşamaya alışın" diyorlar. Bizim savaşa ve ölüme alışmak gibi bir niyetimiz yok. Aksine barışın sesini her yerde daha fazla yükseltmek için dün olduğundan daha çok çaba sarf edeceğiz.
Bu yangını söndürelim. Savaş politikalarına karşı çıkalım. Akan kanı durdurmak, ölüme karşı yaşamı savunmak için kitlesel bir savaş karşıtı hareketi inşa edelim.
Öldürmeyeceğiz, ölmeyeceğiz, kimsenin askeri olmayacağız!
Barış hemen şimdi!
DSİP Merkez Komitesi
14.03.2016