AKP ile AB arasında mülteciler konusunda sürdürülen görüşmeler, vicdan sahibi olanların kabul edemeyeceği boyutları çoktan aştı. Almanya Başbakanı Merkel ve AB Dönem Başkanı Hollanda Başbakanı Rutte ile görüşen Davutoğlu, “başarılı bir Kayseri pazarlığı yaptığını” belirttiği açıklamasıyla, canlarını kurtarmak için her şeylerini bırakıp kaçmak zorunda kalan insanların akıbetlerini hiçbir şekilde umursamadığını, ilgilendiği tek konunun daha fazla para koparmak olduğunu ortaya koydu.
Daha önce yapılan anlaşmada mültecilerin sınırlardan geçişlerine izin vermemek ve geçmeyi başaranların da geri gönderilmesini kabul etmek karşılığında 3 milyar Euro talep eden AKP, bu kez rakamı “Kayseri pazarlığı” olarak adlandırdığı utanç verici yöntemle 6 milyar Euro’ya çıkarttı.
Kirli pazarlığa ırkçılık cevabı
Davutoğlu’nun “Kayseri pazarlığı” açıklaması, muhalefet partileri tarafından tepkisellik maskesinin ardına saklanmış bir kabul gördü. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, AKP’nin kirli pazarlığına, ırkçılığın dozunu artırarak karşılık verdi. “Bir Kayserili asla böyle bir pazarlık yapmaz. Biz verelim onlara 6 milyar euro’yu bütün Suriyelileri, Afganları, Pakistanlıları kendileri alsınlar” diyen Kılıçdaroğlu, “Diyorlar ki, ‘Size geri göndereceğiz, kaç kişi geri gönderdik 10 kişi, sizden 10 Suriyeli geri alacağız’. Hangi Suriyelileri alacaklar, üniversiteyi bitirmiş, meslek sahibi olanları alacaklar. Diğerlerini siz ne yaparsanız yapın” sözleriyle “işe yarar” olmayan mültecilerin hiç birini istemediğini itiraf etti.
MHP Genel Bakan Yardımcısı Emin Haluk Ayhan da Kılıçdaroğlu ile aynı ırkçı havadan çaldı. Hükümetin AB tarafından bir kez daha kandırılmak üzere olduğunu öne süren Ayhan, “Sayın Başbakan Kayserililere hakaret ediyor. Kayserili kardeşlerimiz o görüşmelerde olsaydı, eminim ‘3 milyar avroyu biz verelim, 3 milyon mülteciyi siz alın’ teklifi yapardı” dedi. Hemen ardından da, çözüm süreci üzerinden HDP’ye nefret kusmayı da ihmal etmedi.
AKP hükümeti, mültecilerin hayatı üzerinden oynadığı oyunla, Türkiye vatandaşlarının AB’ye vizesiz girmesini sağlamaya çalışıyor. Türkiye’de pasaport sahibi olanların ve bunları aktif bir şekilde kullananların sayısının 1 milyon civarında olması, bu muafiyetten ancak patronlarla varlıklıların faydalanacağını ortaya koyuyor. Hükümet patronların ve zenginlerin çıkarlarını koruyup kollarken, mülteciler ise daha iyi bir yaşam gayretiyle Ege’de ölmeye devam ediyor.
Ölümlere son, sınırlar açılsın
Davutoğlu mülteciler üzerinden “Kayseri pazarlığı” yürütürken, mülteciler Ege Denizi’nde boğulmaya devam ediyor. Sahil Güvenlik Komutanlığı Düzensiz Göç İstatistikleri’ni yayınladı. 2016 yılının ilk 2 ayı ile 2015 ve 2014 yılına dair yayınladığı ‘Düzensiz Göç İstatistikleri’ne göre;
- 2014’de 574 olayda 69 mülteci hayatını kaybetti, 14 bin 961’i ise yakalandı. 574 olayla ilgili olarak 106 organizatör yakalandı.
- 2015 yılında 2 bin 430 olayda 279 mülteci hayatını kaybetti, 91 bin 611’i ise yakalandı.
- 2 bin 430 olayla ilgili 190 organizatör yakalandı. l 2016 yılının ilk 2 ayında ise 266 olayda 140 mülteci hayatını kaybetti 12 bin 57’si yakalandı. 266 olayla ilgili olarak 32 organizatör yakalandı.
Mültecilere insanca yaşam olanakları sağlanmalı, sınırlar açılarak, istedikleri ülkeye gidebilmenin koşulları hazırlanmalıdır. Türkiye’den bir an önce kaçmaya çalışmalarına neden olan kötü koşullar düzeltilmelidir. Bunun için gereken para, Kürdistan’da yürütülen savaşın sona erdirilmesiyle derhal sağlanabilir. Dünyanın en büyük 6. silah ithalatçısı olan Türkiye, silahlanma politikalarından bir önce vazgeçmeli, insana ve yaşama harcama yapmalıdır.