Çağla Oflas

Savaş, bombalar, katliamlardan oluşan büyük bir istikrarsızlık sarmalından kadınlar ve çocuklar da paylarına düşeni alıyorlar. Son yıllarda kadınlara ve çocuklara yönelik şiddet ve taciz olayları giderek artış gösteriyor.

Geçen hafta Karaman’da Ensar Vakfı’na ait evlerde 45 çocuğun uğradığı istismarın ardından yaşanan olaylar %49,5 oyla iktidara gelen hükümetin sermayenin hizmetinde olduğunu bir kez daha gösterdi. Normalde böyle bir vaka sonrasında vakfın hemen incelenmeye alınıp, kapatılma işlemlerinin yapılması ve vakfa ait yerlerde kalan çocukların derhal uzaklaştırılması gerekirdi. Ama gelin görün ki, Başta Aile ve Kadın Bakanlığı’ndan medyaya kadar tüm sorumlu davranması gerekenler çocukları korumak yerine vakfı korumayı tercih ettiler. “Çocukların her türlü ihmal ve istismardan korunarak sağlıklı gelişimini temin etmek” üzere oluşturulan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu, Ensar Vakfı’na yöneltilen cinsel istismar iddialarına ilişkin olarak, “Buna bir kere rastlanmış olması hizmetleri ile ön plana çıkmış bir kurumumuzu karalamak için gerekçe olamaz. Biz Ensar Vakfı’nı da tanıyoruz, hizmetlerini de takdir ediyoruz” dedi.

Medyanın popüler ismi Ahmet Hakan, vakfın ismini temize çıkarmak için canını dişine taktı. Olayı mahalle kavgasına çeviren Hakan, “Kayseri’de bir genç kızı intihara sürükleyen öğretmen solcu” imiş. dedi. Hiç utanma ve sıkılma duymadan vakfın yöneticisiyle röportaj yaptı. 45 çocuğun cinsel istismara uğradığı bir kurumdan ve onu canla başla korumak isteyen bakanlardan, medya mensuplarından bahsediyoruz. Daha da vahimi, mecliste çocuk istismarını araştırma komisyonu kurulmasına ilişkin muhalefet partilerinin önerisini AKP milletvekilleri ite kaka kuruldan geçirdi. Tüm bu yaşananların büyük bir öfke patlamasına yol açması üzerine AKP’li vekiller önergeyi kabul etmek zorunda kaldılar.

Çocuklar için güvenli gelecek

Kar odaklı bir sistem olan kapitalizm ve onun birikim ihtiyaçlarına göre çıkarılan yasalar çocuk istismarını önleyemez. Çocuk bakımının aile içinde gerçekleşmesi başlı başına bir istismara açık bir sistem. Bu sistem ayrıca çocuk için yıpratıcı, gelişimini olumsuz etkiliyor, çocukla ilgilenen aile üyeleri için de ağır ve yıpratıcı bir iş. Çocukların bakımı, korunması, ihtiyaçlarının sağlanması özel alanda (aile) gerçekleştiği müddetçe, istismar sorununun kalıcı çözümü mümkün olmayacaktır. Savaşların, sömürünün olmadığı, başka bir dünya çocukların güvenle büyümesinin tek koşuludur.

Kapitalizm çocukları aç bırakıyor

Çocuklara yönelik istismar olayları sadece cinsel istismarla sınırlı değil. Dünya Sağlık Örgütü , “çocuğun sağlığını, fiziksel gelişimini olumsuz yönde etkileyen, bir yetişkin, toplum veya ülkesi tarafından bilerek veya bilmeyerek yapılan davranışları” çocuk istismarı olarak kabul etmekte.

Kapitalist toplumda çocukluk koşulları, ailenin ait olduğu sınıfsal konumla belirlenmekte. Günümüzde ise çocuklar yeni liberal politikaların ürettiği toplumsal eşitsizliklerin sonuçlarını aileleri ve ait olduğu sınıfla birlikte paylaşmaktalar. Yaşadığımız dünyada üretici güçlerin gelişmesine, servet birikimine rağmen, çocukların büyük bir bölümü eğitim ve sağlık hizmetlerine erişememekten, şiddete, istismara, oyun zamanında çalışma zorunluluğuna ve açlığa varan çeşitli sorunlar yaşamakta.

Sözde sıfır tolerans

Başta Aile Bakanı “çocuk istismarına 0 tolerans” diyor. Ancak çocuklara yönelik cinsel istismara ilişkin yapılan araştırma sonuçları mızrağın çuvala sağmayacak boyuttu olduğunu göstermekte. Son 3 yılda 500 bin çocuk hakkında adli işlem yapıldı. Son 3 yılda taciz ve tecavüze uğrayan, adli mercilere yansıyan çocuk sayısı 70 bin. Türkiye çocuk pornografisinin de en yaygın olduğu ülkelerden biri. Çocuğa karşı işlenen cinsel taciz, saldırı ve istismar suçları ile ilgili davaların sayısı, 2008’de 7 bin 500, 2009’da 13 bin 812 iken, 2011’de 18 bin 334’e yükseldi.

Çocukların yaşam hakkı ihlal ediliyor

Devletin Kürt illerinde yaşayan halka karşı sürdürdüğü savaş politikalarından çocuklar da paylarına düşeni almakta. İHD Diyarbakır’ın hazırladığı “2012 Yılı Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerini kapsayan Çocukların Yaşam Haklarına Yönelik İhlal Raporu”na göre, 1988-2013 arasındaki dönemde çatışmalı süreç nedeniyle 569 çocuk yaşamını yitirdi. Kasım 2010’da Bir Göz De Sen Ol İnisiyatifi verilerine göre, Türkiye’de güvenlik kuvvetleri 1989’dan 2010 yılına kadar 355 çocuğu öldürdü. 2009 Kasım ayından 2010 Ekim ayına güvenlik kuvvetlerinin öldürdüğü çocuk sayısı 13’tü. Bunların en bilinenlerinden; 14 yaşındaki Ceylan Önkol 28 Eylül 2009’da, Diyarbakır’ın Lice İlçesi’ne bağlı Şenlik Köyü’nün Hambas mezrasında askeri bölgeden atılan bir patlayıcı sonucu hayatını kaybetti. Uğur Kaymaz Kasım 2004’te hayatını kaybetti. Uğur, Mardin Kızıltepe’de babası Ahmet Kaymaz’la birlikte polisler tarafından öldürüldü.


Dijital sayı 27 - 11 Mayıs 2021 (pdf)

Dijital sayı 26 - 27 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 25 - 6 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 24 - 23 Mart 2021 (pdf)

Dijital sayı 23 - 16 Mart 2021 (pdf)

Abone olun

Dostlarımız

Marksist.org

Marksizm 2013

dsip
















Su Hakkı Kampanyası