Buna göre, bu işçilerle daimi değil üçer yıllık sözleşme yapılacak. Bu sürecin sonunda sözleşmenin yenilenmesi performansa bağlı olacak.Tüm işçiler, sözleşmeli olabilmek için içeriği belirsiz bir sınava dahil olacaklar, üstelik AKP’nin muhalifleri devre dışı bırakmak için uygulamaya koyacağı bir “güvenlik” soruşturmasından geçecekler. Düzenlemenin 12 ay sözleşmeli ve tam zamanlı işçileri kapsadığı belirtiliyor. Taşeronda 12 ay sözleşmesi olmayan çok geniş bir kesim kapsam dışı tutulacak. 10-15 yıldır çalışan işçiler, bu sözleşmeye geçerken kıdem tazminatlarından vazgeçmek zorundalar. Özel sözleşmeli personel olmak için geçmişe yönelik tüm haklardan vazgeçmek gerekecek.
İşçi kadrosuna alınmadıkları için 52 günlük ikramiye haklarından yararlanamayacaklar. Atama, görevde yükselme, toplu sözleşme ve grev gibi hakları da olmayacak. Dolayısıyla, AKP’nin “taşerona kadro vaadi”, güvencesiz çalışmanın önüne hiçbir şekilde geçmeyen, taşeron işçilerinin bugüne kadarki mücadeleleriyle elde ettikleri bir dizi haktan feragat etmelerini gerektiren bir ilüzyondan ibaret. Asıl iş-yardımcı iş veya herhangi bir diğer ayrım gözetilmeksizin tüm taşeron işçiler kadrolu kamu emekçisi statüsüne geçirilmeli, taşeron çalışma yasaklanmalıdır.