Roni Margulies
Bir memleket savaşa girdiği zaman, orada merkezî yönetime muhalefet etmek zordur. Her zaman zordur, her yerde zordur.
İki nedenle zordur.Birincisi, gelmeye başlayan ölüm ve yıkım haberleri, insan öldürmeyi millî bir zafer olarak görmeyi reddeden herkesin moralini bozar. Gazeteler ve televizyon ekranları bir yandan kan, ceset ve harabe görüntüleriyle, bir yandan da zafer çığlıkları ve bayraklarla doldukça, moraller daha da bozulur, hava daha da kararır.
İkincisi, devlet savaşa girdiğinde elbet boş durmaz, cephede olduğu kadar propaganda alanında da bütün olanaklarını seferber eder, millî duyguları canlandırmak, harekete geçirmek için her şeyi yapar. Yapılan her şeyi, yaşanan tüm vahşeti, korkunç kayıpları haklı göstermek için milliyetçiliği alabildiğine pompalar. Tüm halkı devletin, hükümetin ve ordunun çevresinde kenetlenmeye çağırır. Savaşı yürüten hükümeti, şu veya bu partinin değil bütün kahraman milletin hükümeti olarak gösterir. Ve tarihte, bir savaşın en azından ilk döneminde bunları yapmakta başarılı olamamış hükümet çok azdır.
Erdoğan’ın şu sözlerinin temel amacı ne kadar açık
“Geçtiğimiz Temmuz ayından bu yana 300’ün üzerinde asker ve polisimizi şehit verdik. Ama ne kazandık biliyor musunuz? Bu toprakların vatanımız olduğunu dosta düşmana bir kez daha gösterdik. Bu önemliydi. Milletimizin birliğine, beraberliğine sahip çıkacağız. Göklerde dalgalanan bayrağımıza, minarelerden beş vakit okunan ezanımıza, vatanımıza, devletimize sahip çıkacağız. Çünkü bugün bunların hepsi birden saldırı altındadır.”
Ne demek bu? Ne için 300 genç ölmüş? Bu toprakların vatanımız olduğunu göstermek için! Kimin kuşkusu vardı ki? Kim aksini iddia ediyordu ki?
Amaç, “bayrak”, “minare”, “ezan”, “devlet” ve “saldırı” temalarıyla süslü olarak, herkesin milliyetçiliğini okşamak, herkesi seferber etmek ve herkesin “millî komutan” etrafında kenetlenmesini sağlamak. Erdoğan şu anda bir savaş lideri gibi, başkomutan gibi davranıyor ve konuşuyor. Suriye’de olanlar, Ankara ve İstanbul’da patlayan bombalar, Kürt illerinden ekranlara yansıyan görüntüler, Türkiye’nin savaş halinde olduğuna ve “bugün bunların hepsinin birden saldırı altında” olduğuna geniş kitleleri ikna ediyor.
Eminim, AKP’ye oy vermeyi hayal bile etmeyecek olan CHP seçmeni bile bu savaşta, vatan uğruna, Erdoğan’ın kazanmasını istiyor. Bu nedenledir ki, barış, demokrasi, özgürlük isteyen, savaş ve “başkomutan” istemeyen herkes kendini muhasara altında hissediyor. Hatırlatmak isterim ama. Tarihte her savaşın başlangıcında halk millî değerler etrafında kenetlenir, tüm kayıplara göz yumar. Evet. Ama bunun çok uzun sürdüğü de tarihte görülmemiştir.