Kemal Başak

Kendi hataları sonucu içinden çıkamaz hale geldiği “Suriye” ve “Kürt” politikalarını değiştirmek yerine bu hatalarda ısrar eden AKP liderliği bilindik devlet siyasetinin, siyasi sorunları devlet baskısını arttırarak çözme anlayışının dışına çıkmış değil. İktidar partisi “artan terör olaylarına karşı vatandaşın güvenliğini sağlamak” bahanesi ile 3713 sayılı antiterör yasasını daha da ağırlaştırarak siyasetin önünü tıkamak ve zaten kırıntı halindeki özgürlükleri iyice ortadan kaldırmak istiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yüz milyonlarca kişi tarafından haklı olarak “dünyanın bir numaralı teröristi” ilan edilen bir önceki ABD Başkanı Bush’a ait “ya bizden yanasınız ya da teröristlerden” sözünü kullanarak kendisi gibi düşünmeyen herkesin terörist sayılacağı bir ceza yasası talep ediyor.

141-142’den 3713’e

Türk devleti kurulduğu günden itibaren rejim muhalifleri üzerinde baskı uyguluyor. Sosyalistler, Kürtler, Aleviler, bütün yurttaşların kendi kimliği ve siyasal düşüncesi ile anayasal eşitlik temelinde temel hak ve özgürlüklerden yararlanması gerektiğini söyleyen kişiler, Türk ve Sünni Müslüman kimliğini reddeden herkesin cezalandırılması esasına dayalı Türk Ceza Hukuku için birer potansiyel suçlu olarak görülüyor. Tek parti dönemi, askeri diktatörlük ve askeri vesayet dönemleri boyunca ceza yasalarının numaraları değişse de baskıcı özü değişmeden günümüze kadar varlığını sürdürdü.

Faşist İtalya ceza yasasından örnek alınarak oluşturulduktan sonra 1991 yılına kadar yürürlükte kalan ünlü 141-142 numaralı yasalar, eşitlik-özgürlük-barış isteyen on binlerce kişinin tutuklanmasına ve ağır hapis cezaları almasına yol açmıştı. Düşüncenin suç olmaktan çıkarılması yolundaki büyük basınç ile bu maddeler kaldırıldı, ancak devlet refleksi buna 3713 no.lu anti-terör yasası ile cevap verdi. 1991 yılında yürürlüğe giren yasa ile hak arama mücadeleleri kamu düzenini bozan terör eylemi olarak, polisin şiddetinden korunmak için yüze atkı bağlayan gençler terörist olarak tanımlanmaya başladı. 3713 no.lu yasada en fazla değişiklik AKP iktidarı döneminde yapıldı. 2003, 2006, 2010, 2012, 2013 ve 2015 yıllarında yapılan değişiklikler ile yasanın baskıcı yanı güçlendirildi.

AKP “301” gibi ceza maddeleri ile resmi görüşü sorgulayan kişileri hedef haline getirirken, kamuoyunda "İç Güvenlik Paketi" olarak da bilinen, Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu, Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yaparak devlet baskısının katmerli hale gelmesinin yolunu açtı. İktidar partisi dinmek bilmeyen “güvenlik” açlığı ile şimdi, barış isteyen akademisyenler için arzuladığı gibi, özel baskı yasaları çıkarıyor, 141-142’yi mumla aratacak yeni terör tanımları yapıyor.

Mevcut yasalarda terör tanımı zaten aşırılaştırılmışken, terör suçunu “kapsamını genişleterek ve ağırlaştırarak” yeniden tanımlamak, elde avuçta kalan ve zaten son derece kısıtlı olan özgürlükleri bütünüyle gasp etmek anlamına gelir. Özgürlük gaspının ve anti-terör yasalarının “güvenlik” getirmediği, bırakalım 1991-2015 dönemini, son 6 aylık dönem verileri ile bile kanıtlanabilir. Devletin güvenliği için baskı yasaları değil, eşitlik ve barış temelinde bir arada yaşamanın teminatı olarak daha fazla özgürlük istiyoruz.


Dijital sayı 27 - 11 Mayıs 2021 (pdf)

Dijital sayı 26 - 27 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 25 - 6 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 24 - 23 Mart 2021 (pdf)

Dijital sayı 23 - 16 Mart 2021 (pdf)

Abone olun

Dostlarımız

Marksist.org

Marksizm 2013

dsip
















Su Hakkı Kampanyası