Alex Callinicos

Lehman Brothers'ın çökmesinden bu yana bir yıl bile geçmemişken, bankalar yine sahneye çıktı. Kârlarıyla övünerek güçlerini gösteriyorlar.

Bu durum, gelecek ay Amerika'da Pittsburg'da yapılacak olan zirve hazırlıkları için geçen haftasonu Londra'da toplanan G20 maliye bakanlarının yakasını bırakmıyor.

Bu zirve, dünyanın en büyük ekonomilerinin hükümet başkanlarının bir yıl içinde bir araya geldiği üçüncü toplantı olacak - bu da, yaşadığımız krizin ciddiyetini gösteriyor.

Londra'da herkesin odaklandığı konu, devletlerin bankacıların kâr paylarına bir tavan sınırlaması getirip getirmemesiydi. Tahmin edileceği gibi, ABD ve İngiltere gibi büyük mali merkezlere sahip devletler buna karşı çıkarken; Fransa, Almanya ve Avrupa Birliği'nin geri kalan kısmının çoğunluğu bu öneriyi destekliyor. 

Ancak bu tartışma sadece bir belirti. Bankalar çoktan eski hilelerini yeniden uygulamanın yollarını aramaya başladı.

Geçen Pazar günü New York Times gazetesinde Goldman Sachs ve Credit Suisse gibi bankaların, hayat sigortası poliçelerini satın alıp bunları bonolar halinde paketledikten sonra yatırımcılara satma planları hakkında inanılmaz bir haber vardı.

2007-2008 yıllarında yaşadığımız finansal krizin patlamasını sağlayan da tam bu türden 'parlak' fikirlerdi. Bir yatırım bankacısı New York Times'a "İlk piyasaya arz işlemi sırasında sürüyü damgalayabileceğimizi umuyoruz" diyor.

Yani bankalar krizden hiçbir şey öğrenmedi. Dahası, mali piyasaları düzenleyip yüksek kâr oranlarını engelleyecek daha kapsamlı bir düzenlemeye engel olmak için ellerinden geleni yapıyorlar.

Kibir

Mali Hizmetler Kurulu (FSA) başkanı Adair Turner uluslararası alım-satımlara Tobin vergisi getirilmesini teklif ettiğinde saldırı yağmuruna hedef olmuştu.

Bankaların kibri diğer ana akım şahsiyetleri de rahatsız ediyor. Financial Times'ın piyasa editörü Gillian Tett geçen hafta çok az sayıda bankacının krizdeki rolü yüzünden hapse girme ihtimali olduğundan yakındı. "Eğer finansörler cezalandırılmazlarsa; onları, davranışlarını gerçekten değiştirmeye zorlamak güç olur".

Ancak bankaların canlanması tümüyle devlet müdahalesinin bir sonucu. Merkez bankaları tarafından mali sisteme pompalanan ucuz para seli bankaları ayakta tuttu ve onlara "kârlı imajı" verdi.

Bu bizi, G20'nin karşılaştığı esas soruya getiriyor: Kriz bitti mi? Geçen kış büyük ekonomiler, 1929'da gerçekleşen büyük buhranın başlangıcındaki kadar ya da daha hızlı daralmaktaydı.

Şimdi veriler, daralma oranlarının yavaşladığını ya da bazı durumlarda tamamen durduğunu gösteriyor. Bu da, elbette, büyük devletlerin devasa miktarlarda paraları dünya ekonomisine  aktarmalarıyla oldu.

Örneğin, bu yılın ilk yarısında Çin bankaları -devletin emirleri doğrultusunda- 1 trilyon dolardan fazla borç verdi. Barclays Capital'a göre, Nisan'dan Haziran'a kadar küresel üretimdeki büyümenin tümünden Çin sorumluydu.

Bu, Almanya ve Japonya gibi büyük ihracat ekonomilerinin, neden ABD ve İngiltere'den çok daha çabuk toparlanmakta olduğunu muhtemelen açıklıyor. Çin, anahtar bir piyasa.

Demek ki, devlet harcamaları iyileşmenin başlangıcını düzenledi. Peki ya sonra? Mali çöküş öncesinin meşhur "felaket tellalı" Nouriel Roubini uyarıyor: "Çifte dibe vuruşlu" ekonomik durgunluk riski gittikçe büyüyor. Diğer bir deyişle, mevcut iyileşmeyi bir başka çöküntü takip edecek, belki önümüzdeki yılın sonunda.

Roubini, mali sistemin sorunlarının henüz üstesinden gelinmediği için ekonomik iyileşmenin her halükârda "kansız" olacağını öngörüyor. Dahası, eğer yüksek devlet  harcamalarının teşviki kısa sürede geri çekilirse, dünya ekonomisi tekrar çökecek. Bu, büyük buhranı takiben 1937-38'de Franklin Roosevelt'in New Deal (yeni düzen) yönetiminin yaptığı hatadır.

Sonuç olarak, G20'nin ekonomik teşvik programlarının sürdürülmesi kararını alması hiç de şaşırtıcı değil. Hayır, kriz sona ermiş olmaktan çok uzak.

 

*Burak Demir ve Onur Devrim Üçbaş, Socialist Worker'dan çevirdi.


Dijital sayı 27 - 11 Mayıs 2021 (pdf)

Dijital sayı 26 - 27 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 25 - 6 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 24 - 23 Mart 2021 (pdf)

Dijital sayı 23 - 16 Mart 2021 (pdf)

Abone olun

Dostlarımız

Marksist.org

Marksizm 2013

dsip
















Su Hakkı Kampanyası