15 Eylül 2008 yılında patlayan krizden en büyük zararı işçiler gördü. Dünya çapında milyonlarca işçi işten atıldı.
Devletler şirketleri kurtarmak için trilyonlarca dolar, yaklaşık 20 trilyon dolar harcarken ABD'de, Latin Amerika'da, Avrupa Birliği ve Asya ülkelerinde işsizlik oranları her geçen ay bir önceki aya göre daha da arttı.
Yeni liberalizmin çöküşü
Sosyalist İşçi, Lehman Brothers'ın çöküşüyle başlayan süreci, yeni liberalizmin çöküşü olarak adlandırdı.
Yirmi yıldır anlatılan küreselleşme yalanları, kapitalizmin akla uygun tek sistem olduğu fikri, marksizmin öldüğü, bir daha dirilemeyeceği düşüncesi, küreselleşmenin önüne geçilemez bir mutluluk çağı olduğu iddiası küresel krizle birlikte çöpe atılan fikirler oldu.
Kâr oranları azalıyor
2009 yılı içinde küresel ekonomi ve politika kuruluşları arka arkaya toplantılar düzenledi. Nisan ayında İngiltere'de G20 (en gelişmiş yirmi ekonomiye sahip devletler) zirvesi, ardından Temmuz ayında G8 zirvesi düzenlendi. Önümüzdeki hafta İstanbul'da Dünya Bankası ve IMF zirvesi, sonraki ay ise yeniden G20 zirvesi düzenlenecek.
Bu zirvelerin hepsinin fos çıktığını biliyoruz.
G20 zirvesi IMF'ye 750 milyar dolara ulaşabilecek ek kaynak aktarma kararından başka bir karar alamadı. G8 toplantısından da benzer bir şekilde büyük devletler ortak bir karar alarak çıkamadılar. Bu zirveler, kapitalizmin krizine ve bu krizin üzerinde yükselen bloklar arası çatlaklara merhem olmadı. Olmadı çünkü krize karşı alınmaya çalışılan tedbirler yüzeysel.
Kriz, kapitalizmin çeşitli kurumlarının ve borç sarmalının çalışmamasından değil, sistemin yapısından kaynaklanıyor. 1970'lerden beri şirketlerin kâr oranlarının düşme eğilimine sistemin bir yanıtı yok. Bildiğimiz, her zaman karşılaştığımız yanıt dışında: İşten işçi çıkart, bankaları ve büyük şirketleri kurtar!
Krizin etkilerine karşı dünyanın tüm ülkelerinde irili ufaklı mücadeleler yaşandı. ABD'de, İngiltere'de, Fransa'da, Yunanistan'da, Japonya'da, Türkiye'de on binlerce, bazılarında milyonlarca işçinin katıldığı eylemler, grev hareketleri yaşandı. ABD'de yoksullar Wall Street'te "Şirketlere değil yoksullara yardım" sloganları atarak yürüdü.
Daha fazla mücadele!
İşyerlerinin önünde direnişler, işyeri işgalleri, hatta patronları rehin alma eylemleri gerçekleşti.
Yine de krizin bir yılı, ekonomik çöküntülerin otomatikman sosyal patlamalara, sosyal devrimlere evrilmeyeceğini, işçilerin mücadele düzeyini örgütlülük düzeylerinin belirleyeceğini gösterdi. Kriz öfkeli patlamalara da, kızgınlık dolu eylemsizliklere de neden olabilir.
Özellikle işsizlik basıncı, "yedek sanayi ordusunun" sayısında krizle birlikte yaşanan patlama bir işi olan işçiler üzerinde büyük bir basınç yaratabilir. ABD'de işsizlik son 26 yılın en yüksek oranına çıktı. ABD'de Eylül 2008'den bu yana 6.9 milyon kişi işsiz kaldı. Toplam 16 milyon kişi işsiz.
İspanya'da tam bir işsizlik patlaması yaşanıyor. İşsiz sayısının 2010 yılında yüzde 22'ye çıkacağı tahmin ediliyor.
Krizin bitmediğini düşünüyorsak, yoksulluğa ve işsizliğe karşı mücadeleye ara vermemek zorundayız.