Ozan Tekin
Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) içeren ürünlerin Türkiye'ye girişi, kontrolü ve denetimi, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın 26 Ekim'de Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren yönetmeliğiyle resmiyet kazandı. "İnsan yaşamı ve sağlığı, hayvan sağlığı, tüketici çıkarları ve çevrenin en üst düzeyde korunmasını" amaçladığı iddia edilen ve GDO'suz ürünlerin etiketine 'GDO'suzdur' yazılmasını yasaklayan yönetmeliğin yürürlüğe girmesi, medyada ve kamuoyunda büyük bir tartışma başlattı.
İçinde çok sayıda meslek örgütü, tüketici hakları, çiftçi ve çevre derneklerinin bulunduğu GDO'ya Hayır Platformu, "Türkiye'nin hiçbir GDO'ya ve ürününe gereksinimi yoktur. Bu ürünler açlığa çare değil" diyen bir yazılı açıklama yaptı. Tüketici Hakları Derneği, GDO'lara izin veren yönetmeliğin iptali için dava açacağını açıkladı. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası, GDO'lu ürünlerin yasaklanmasına ilişkin olarak 300 bin imza topladı. Ekolojik Üreticiler Derneği Başkanı Levent Gürsel Alev, "GDO'lu yemlerin tohum olarak kullanılma riski var. Organik Tarım Yasası'na göre GDO'lu tohum kullanmanız yasaktır ve tüketici güveni için bu ibareyi bir çok üretici kullanmaktadır. Bu konuda yasa düzenlemesi yapılmadan yönetmelik çıkarılmasında tuhaflık var. Yönetmelik şirketlerin lobisi sonucu ticari avantajlar için hazırlanmış" dedi.
Yoğun eleştiriler üzerine, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, GDO'larla ilgili yönetmeliğin ithalatı kolaylaştırmak için değil, zorlaştırmak ve kontrol altına almak için çıkarıldığını; kendisinin asla GDO'lu ürün tüketmeyeceğini açıkladı. Başbakan Tayyip Erdoğan da, kamuoyundaki algının aksine yönetmelikle Türkiye'ye GDO'lu ürün girişinin 'engelleneceğini' savundu.
Yönetmelik, genetiği değiştirilmiş bitkilerin bebek mamaları ve küçük çocuk besinlerinde kullanılmalarını yasaklıyor. Ancak çocuklara zarar verdiği resmi olarak kabul edilen GDO'ların, yetişkinlere nasıl zarar vermediği meçhul. ABD'de Duyarlı Bilim İnsanları Derneği tarafından Nisan 2009'da yapılan bir araştırmada, GDO'lu çeşitlerin bir verim üstünlüğü olmadığı, çevreye ve sağlığa zararlarının göze alınamayacağı belirtiliyordu. Araştırmacılar, organik tarım ve düşük girdili tarım gibi yöntemlerle çok daha yüksek verim artışları ortaya koyulabileceğini vurguluyorlar. İskoçya Rowett Enstitüsü'nde Dr. Arpad Pusztai'nin genetiği değiştirilmiş patates ile beslediği farelerin tümünün iç organlarında küçülme, sindirim sistemlerinde bozukluk, bağışıklık sistemlerinde çökme görüldü. Rusya Bilimler Akademisi'nden Dr. İrina Ermakova'nın fareler üzerinde yaptığı denemede, genetiği değiştirilmiş soya ile beslenen farelerin yavrularının %55,6'sı doğumdan üç hafta sonra öldü.
Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu, yayınladığı bir broşürde, şirketlerin çiftçileri ve köylüleri kendilerine bağımlı kılmak için, onların yaşam kaynağı olan tohumu ele geçirmeye çalıştıklarını anlatıyor. Çiftçi-Sen ayrıca, Türkiye'de hâlâ bir Biyogüvenlik Yasası olmamasına dikkat çekiyor.
Hibrit tohumların geliştirilmesi, tohumların genleriyle oynanarak bir daha filizlenmelerinin engellenmeye çalışılması, çiftçilerin tohum satın almak için her yıl şirketlere para ödemesi anlamına geliyor.
GDO nedir? Nelerde bulunur?
Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar, genetik mühendisliğinin çeşitli teknikler kullanarak yaptığı müdahalelerle kalıtımsal değişikliğe uğrattığı organizmalardır.
GDO'lu bitkilerin büyük çoğunluğunu soya, mısır, kolza ve pamuk oluşturuyor. Fakat bunların yanı sıra, patates, domates, pirinç, buğday, ayçiçeği, yer fıstığı ve bazı balık türleri de GDO'lu olarak üretiliyor. Muz, çilek, kiraz, biber, kavun ve karpuzda ise çalışmalar devam ediyor.
Mısır ve soyadan üretilen yağ, un, nişasta, glikoz şrubu, sakkaroz, fruktoz içeren gıdalar, günlük tüketim maddeleri arasında yer alıyor. Örneğin; bisküvi, kraker, pudingler, bitkisel yağlar, bebek mamaları, şekerlemeler, çikolata ve gofretler, hazır çorbalar, mısır ve soyayı yem olarak tüketen tavuk ve benzeri hayvansal gıdalar ile pamuk, GDO'lu olma riski taşıyan gıdaların başında geliyor.
GDO ürünleri sağlığımızı nasıl etkiler?
GDO'lu ürünlerin sağlık riskleri şunlar; antibiyotiklere karşı dayanıklılık oluşması, gıda olarak kullanımda insan ve hayvanda toksik ya da allerjik etki yapması, doğrudan alım durumunda insan ve hayvan bünyesindeki mikroorganizmalarla birleşme ihtimali. Brezilya fındığının bir genine sahip olan transgenik soya fasulyesi, fındığa alerjisi olanlarda alerjiye neden oluyor. Rowett Enstitüsü'nde çalışan Arpad Pusztaria'nın son deneyleri GDO'larla ilgili yeni kuşkular ortaya çıkardı. Genetik yapısı değiştirilmiş patateslerin fareler için toksik (zehirli) olduğu, bağışıklık sisteminde bozukluklar, viral enfeksiyonlar gibi birçok etkileri olduğu ortaya çıktı. Genetiği değiştirilmemiş patateslerle beslenen fareler gayet sağlıklıydı. Sonraki deneyler toksikliğin gen transferi yöntemiyle ilgili olduğunu ortaya çıkardı. Besinler yoluyla aldığımız yabancı DNA'nın hücrelerimize taşınabileceği de ortaya çıktı. Yakın zamana kadar DNA'nın bağırsaklarımızda sindirilebileceği düşünülüyordu. Ancak deneyler durumun aksini kanıtladı. Bakteriyel bir virüsün DNA'larıyla beslenen farelerde bağırsak boyunca yaşayabilen ve kana karışabilen büyük virüs DNA'sı parçaları bulundu. Alınan DNA'lar lökositlerde, dalak ve karaciğer hücrelerinde de görüldü ve virüs DNA'sının fare genomuna yerleştiği kanıtlandı. Hamile farelere yedirilen virüs DNA'sı, ceninin ve yeni doğmuş yavruların hücrelerine geçtiği de belirlendi.