Homofobi ve transfobi en önemli ayrımcılık türleri arasında sayılıyor. Eşcinseller ayrımcılığa maruz kalıyor, kimliklerini gizlemek zorunda kalabiliyor, açıkladıkları durumlarda ise “tedavi” edilmeye çalışılabiliyor.
Cinsel yönelimler anayasal olarak tanınmıyor, eşcinsel evlilikleri yasal bir zemine kavuşmuş değil. Transeksüeller ise tüm bu ayrımcılıkların üzerine bir de “kabahatler kanunu” sebebiyle sürekli olarak para cezalarına maruz bırakılıyorlar. Büyük bir çoğunluğu seks işçiliği yapan trans bireyler nefret cinayetlerinin de hedefi.
Son olarak BDP, Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na cinsel yönelimlerin tanınması ve heteroseksüellikten farklı cinsel yönelimlere sahip olanların da eşit haklara sahip olabilmesi için bir öneride bulundu. Hükümet partisi AKP ve faşist MHP bu öneriye “Genel ahlaka aykırı” olduğu gerekçesiyle karşı çıktı. İnsan hakları ve özgürlük söz konusu LGBT’ler olunca kolayca rafa kaldırıyor. Sizin “genel ahlakınız”, “yok” dediğinde LGBT bireyler yok olmuyor.
Sosyalistler her türlü cinsel kimlik ve yönelimin özgürleşme mücadelesinin en önünde yer almalıdır. LGBT’lerin özgürlük mücadelesi sosyalistlerin de mücadelesidir.