Üniversitelerde birinci öğretimde ve açık öğretimde harçların kaldırılması, medyada “öğrencilere müjde” diye duyuruldu. “Başbakan’ın talimatıyla” yapıldığı ısrarla vurgulanan bu değişiklikle öğrenci hareketinin on yıllardır talep ettiği parasız eğitimin Erdoğan’ın lütfuyla verildiği ve öğrencilerin minnettar olması gerektiği ima ediliyor.
Oysa gerçek hiç de öyle değil. Birinci öğretimdeki ve açık öğretimdeki harçların kaldırılması öğrenci hareketinin mücadelesinin sonucudur. Her yıl bu talebi güncel tutan, parasız eğitim için hapse, polisin sert saldırılarına, soruşturmalara ve okuldan atılmaya maruz kalan öğrenciler bu kazanımın elde edilmesini sağladı. Ancak bu sınırlı bir kazanım. İkinci öğrenim öğrencileri, kazandığı bölümü okurken başka bir bölüme geçenler ya da okulu uzatmak zorunda kalanlar harç ödemeye devam edecek.
Öğrencilerin yüzlerce lira ödemek zorunda kaldıkları barınma, yemek, kitap gibi harcamaları ise devam ediyor.
Harçların kaldırılması üniversitelerin kendi giderlerinin kendilerinin karşılamasını isteyen yeni-liberal bir dönüşümün parçası haline getirilebilir.
Parasız eğitimin öğrencilerin taleplerinden sadece biri olduğunu hatırlatmak önem taşıyor. Bugün Türkiye’de milyonlarca öğrenci kendi anadilleriyle eğitim göremiyor. Anadili Kürtçe olan milyonlarca öğrencinin ilköğretimden başlayarak tüm öğrenimlerini anadillerinde alabilmelerini savunmadan parasız eğitimi kazanmak mümkün değil. Başbakan “Benden anadilde eğitim beklemeyin” diyor, parasız eğitimi sadece harçları kısmen kaldırmakla “verdiğini” düşünüyor. Oysa Kürt halkına karşı kullanılacak tank projelerine 500 milyon lira bütçe ayrılan Türkiye’de parasız eğitim de gerçekleşebilir, anadilde eğitime de geçilebilir. Bunu başaracak tek güç ise öğrencilerin kitlesel ve birleşik mücadelesi.