Milyonlarca işçi ve emekçiye ekonomik büyümeden pay verilmedi. Ücretler yerinde sayarken alım gücü düşüyor. Hayat pahalanıyor ancak ne asgari ücret ne de işçi ve memur maaşları insanca yaşayacak bir seviyeye ulaştırılıyor.
Şimdi mücadele etmezsek yarın krizin dolaysız etkileri geldiğinde ne işimizi ne de hiçbir şeye yetmeyen ücretlerimizi koruyabiliriz. İşçilerin önünde dört mücadele başlığı duruyor:
1) 10 milyondan fazla insanın geçindiği asgari ücreti yoksulluk sınırına çekmek.
2) Ücretleri artırmak.
3) Zenginlerin vergilendirilmesini sağlamak, vergilerin yüzde 60’ından fazlasını ödeyen bizlerin sırtından bu yükü atmak.
4) Ekmeğimizi ve haklarımızı savunan güçlü sendikal örgütlenmelere sahip olmak.
Laik-dindar, Türk-Kürt, Alevi-Sünni işçilerin kimliği, inancı, görüşü ne olursa olsun çıkarları ortaktır. Bizleri bölen her türlü burjuva fikri, ırkçılığı, milliyetçiliği, ayrımcılığı yenelim. Ortak taleplerde bir araya gelelim. Sendikaları işçilerin çıkarları için mücadele etmeye ve birlikte davranmaya zorlayan, işyerlerinden yükselen bir taban hareketine ihtiyacımız var.