Öğrenci eylemlerine yönelik polis şiddeti ilk kez karşılaştığımız bir durum değil. Ancak ODTÜ ile başlayan sürecin Beyazıt’ta her zaman yaşananlardan ya da iki yıl önce Dolmabahçe’deki rektörler zirvesi protestosundan farklı dinamikleri harekete geçirdiği çok açık.
Farkı ODTÜ’nün en yüksek puanlı ve en iyi birkaç yüzüncü üniversite olmasında değil elbette. Polis şiddetinin ardından eylemler hızla başka üniversitelere de yayıldı.
Uzun yıllardır öğrenci hareketliliğinin olmadığı İTÜ, MSGSÜ, GS üniversitelerinde çoğunluğu örgütsüz yüzlerce öğrenci hükümet kanadının ve rektörlerin ODTÜ’lü öğrencilere yönelik saldırgan tutumuna karşı okullarının içinde eylemler yaptılar, dayanıştılar.
AKP’liler tarafından üretilen ODTÜ’de öğrencilerin ‘karanlık güçler tarafından’ harekete geçirildiği, cam kırıp banka soydukları, polisi dövdükleri ve kendilerini dövmesi için kışkırttıkları, bıçakla gezdikleri gibi saldırgan argümanlara karşı ODTÜ’lülerle dayanışmak önemli, ancak yetmez. Öğrenim döneminin sonuna yaklaşırken ortaya çıkan bu hareketlilik sömestr vesilesiyle kesintiye uğrar mı? Yoksa gösteriler devam eder mi bunları zaman gösterecek.
Oluşan bu havadan kitlesel bir öğrenci hareketinin doğması için imkanlar var. Ancak eylemlerin birkaç hafta medyada yer alan heyecanlı olaylar kategorisinden çıkıp harekete dönüşmesi için bu imkanı doğru politik söylemlerle değerlendirmek gerekiyor. Kapalı kapılar ardında devam ettirilen yeni YÖK tasarısı süreci öğretim görevlileri, asistanlar, üniversite personeli ve öğrenciler arasında uzun zamandır var olan bir rahatsızlığın kaynağı.
Geçen hafta yaşanan rektör ve karşı rektör açıklamaları bu rahatsızlığın somut yansımalarından biri. Üniversitelerin gerçek bileşenleri kendilerini temsil etmeyen açıklamalar yapan rektörlere karşı birlikte tutum aldı. Bu tutum neoliberalizmin üniversitelere dönük en keskin saldırısına yönelik olarak da devam etmeli. Ancak salt Erdoğan’ın demeçlerini hedef almakla yetinmeyip sermayenin AKP aracılığıyla yapmaya hazırlandığı saldırıya karşı da tepkisini ortaya koyan somut, politik, antikapitalist bir söylem mevcut imkanları doğru şekilde değerlendirerek kitleselleşir.