Çalışma Bakanlığı, sendikaların üyesi sayılarına dair 2013 istatistiklerini yayınladı. Ortaya çıkan tablo nasıl bir mücadele yürütmesi gerektiğini de ortaya koyuyor.
n Bakanlık verilerine göre Türkiye'de kayıtlı olarak çalışan 10 milyon 881 bin 618 işçinin yalnızca 1 milyon bin 671'i bir sendikaya üye. Yani işçi sınıfının %9,21'i örgütlü.
n Toplam 92 sendikadan 43'ü işkolu barajını aşarken, 49 sendika aşamadı. Bir sendikanın yetki sahibi olması ve işverenle masaya oturması için yüzde 3’lük işkolu barajını aşması gerekiyor. Birçok sendika zaten bunun altında kalırken, yeni kurulan sendikaların da gelişme şansı yok. İşçi sınıfının çoğunluğu örgütsüz olduğu sürece tüm işçilerin insanca yaşayacak bir ücrete, güvenli çalışma koşullarına ulaşması çok zor. Patronlar bunu çok iyi bildiği için nerede sendikalaşma varsa, onu bastırıyor. Patronların çıkarlarına hizmet eden AKP hükümeti de örgütlenme özgürlüğünün önündeki engelleri kaldırmıyor.
n Sendikaların bu vahim tablo karşısında yapması gereken örgütlenme seferberliği başlatmaktır. Her işkoluna, her fabrikaya ve ofise sendikayı sokmaktır. Bu bir hayal değildir. 1960’ların sonunda kapitalistlere kök söktüren DİSK böylesi bir aktivizmle kurulmuştu. KESK’i yaratan da 90’ların başından itibaren inatla örgütlenen aktivizmdi.
n AKP hükümeti ve temsil ettiği patronlar rahat. Çünkü işçi sınıfının azınlık örgütleri konumuna gerilemiş sendikalar kendi aralarında kavgalı, parçalanmış ve birlikte hareket edemez durumda. İşçi sınıfının örgütlenmesi için sendikal bölünmüşlük son bulmalı. Küçük sendikalar birleşmeli, tüm konfederasyonlar geçmişte olduğu gibi Emek Platformu çatısı altında mücadele birliği oluşturmalıdır.