Volkan Akyıldırım
Medyada saygın bir siyasetçi olarak boy gösteren Devlet Bahçeli’nin ‘çözümü ne pahasına olursa olsun engelleyeceğiz’ temalı tehditleri, Sinop’ta BDP ve DTK milletvekillerine linç girişimi ile start alan yeni bir saldırı kampanyasına dönüştü.
Son iki hafta yaşananlar, Kürt sorununun demokratik çözümü için atılan adımlara paralel olarak ve onları sabote etmek için MHP’nin harekete geçtiğini gösteriyor:
n 10 Mart’ta Kadıköy’de mitingden çıkan Kürt kadınlara saldıran ülkücüler de kendilerini Bursaspor taraftarı olarak tanıttı. 10 kadın ülkücüler tarafından yaralandı.
n 13 Mart’ta Öcalan’ın çözüm yolunda bir jest olarak yaptığı çağrıyı yerine getiren PKK elindeki esir devlet görevlilerini serbest bıraktı. MHP’nin gazetesi Ortadoğu’nun “MHP meydanlara iniyor” başlığıyla aynı duyurduğu haberde "Milli Değerleri Koru ve Yaşat" adı verilen faşist gösterilerin ilkinin 23 Mart’ta Bursa’da yapılacağı yazıyordu. Newroz’dan iki gün sonra, Kürtlere yapılan birçok linç girişimini örgütledikleri Bursa gövde gösteri yapacakları yer olarak seçilmişti. Esirler ailelerine kavuştuğu sırada Balıkesir’de yürüyüş yapan Ülkücü Ocakları üyeleri, “Kahrolsun PKK, işbirlikçi AKP” sloganını attı.
n 17 Mart günü birçok ilde gerçekleştirilecek Newroz mitingleri, Karadeniz’dekileri örnek alıp gösteren MHP’liler tarafından hedef seçildi. İzmir’de ulusalcılarla birlikte ülkücülerin Göztepe ve Karşıyaka taraftarlarını Newroz mitingini basmaya kışkırtma girişimi, polisin eylemin örgütçülerini gözaltına almasıyla engellendi. Kocaeli’nde mitinge katılmak için yürüyenleri taşlayan ülkücüler “Kocaelispor Hodri Meydan grubu” formasını giyiyordu. O saatlerde Erzurum’da ise kalabalık bir MHP’li grup, Newroz mitingi yapan Kürtleri taşladı. Kürtler de kalabalıktı ve bu büyük provokasyon çözüme sahip çıkan Kürtler tarafından boşa çıkartıldı. Onlar da facebook üzerinden örgütlenmişler ancak İzmir’de olduğu gibi devletin gerekli engellemesiyle karşılaşmadılar.
n 23 Mart’ta Bursa’da yapılacak MHP mitingini, birçok ilde mitingler izleyecek. Bu mitingler provokasyon ve saldırıları da körükleyecek.
1) Faşistlerin gücünü abartmamak gerekir. Saldırganlar çoğu yerde bir avuçtur. Çözüme verilen toplumsal destek yüzde 70 ve halk çözümü sabote etmek isteyen MHP (ve BBP) gibi rejimin tetikçilerini gayet iyi tanıyor.
2) Faşist hareketi küçümsememeliyiz. 1300 şubesiyle Ülkü Ocakları yıllardır devletin himayesinde örgütlenmiştir. Özel Harp Dairesi’nin görevlileri de burada yetişmektedir. Barışı sabote edebilecek en önemli güç, bugün ulusalcı hareketin merkezini elinde tutan MHP’nin elindedir.
3) Devlet, Öcalan ile masaya oturmaktadır. Masayı devirmek isteyen ülkücüler ilk kez devletin tam desteğini almadan sokağa çıkmaktalar. Ancak devlet içinde örgütlenmiş faşist kadrolar yerinde durmaktadır. Özel Harp Dairesi gibi yapılar dağıtılmadan, faşist partiye devlet kurumlarının desteği önlenemez.
4) Faşizm bir kitle hareketidir. Bir kitle hareketi ancak kendisini aşan bir kitle hareketiyle yenilebilir. Barıştan olanlar, kendilerini engellemek için sokağa salınan faşistleri çözümden yana olan dev kitle gösterileriyle bozguna uğratmalıdır.
5) Sağ politikalar en sağdakine güç verir. CHP’nin oyları MHP’ye kayıyor. Milliyetçi ve ulusalcı fikirler, faşist MHP’yi besliyor. İster solcu ister sağcı bir söylemle sunulsun, her türden milliyetçi fikre karşı ideolojik mücadeleyi aralıksız sürdürmek gerekiyor.
6) Türkiye tarihinde ilk kez çözüm konuşulurken, yine ilk kez ülkücü faşist hareketi geriletmek, bir kitle hareketi olmaktan çıkarıp marjinal bir konuma itmek fırsatı ile de karşı karşıyayız. On yıllardır sola, sendikalara, Alevilere, Kürtlere, Ermenilere ve rejim muhaliflerine kan kusturan MHP ile Ülkü Ocakları’nın kapatılması için mücadele zafere ulaşabilir.