Volkan Akyıldırım
On aydır ne asker ne de gerilla öldü. Akan kanın durmasından, ülkücü ve ulusalcı küçük bir azınlık dışında herkes memnun. Batı’da Türkiye işçi sınıfının da içinde yer aldığı toplumun geniş kesimleri, çözüm sürecinin devam etmesini isterken Kürtlerin haklarının iadesini doğal bir sonuç olarak görüyor. Tam da bu yüzden savaş ve çözümsüzlük isteyenler ağır bir yenilgi yaşıyor.
AKP hükümeti ise “Demokrasi Paketi”nde Kürt silahlı direnişini başlatan nedenlere çözüm getirmedi. Türkiye hapishanelerinde tutulan binlerce Kürt siyasetçinin serbest bırakılması, anadilde eğitim ve Kuzey Kürdistan’ın demokratik özerkliğe zemin hazırlayacak yerel yönetimlerle ilgili düzenleme bu pakette yer almadı.
Kalıcı barışın sağlanmasına yol açacak bu taleplerde Öcalan ile başbakanı temsil eden MİT ve Adalet Bakanlığı heyetlerinin mutabakata vardığı biliniyor. Kendi seçtiği ve desteklediği Akîl İnsanlar Heyeti’nin raporlarında sıralanan bu taleplere sırtını dönen hükümet, bu mutabakatı bir kenara koyarken yeniden oyalama politikasına sarıldı.
Her iki tarafta çözüm sürecini devam ettirmekten söz ediyor ve bozan taraf olmayacağını söylüyor. Ancak Kürt hareketi bu tavır sürdükçe silahların bırakılmayacağını vurguluyor. Kürt tarafının güvensizliğini pekiştiren ve geri çekilme sürecinin durmasına yol açan ana etken ise Öcalan’ın durumu.
Başlatan Öcalan olsa da süreci taraflı olarak belirleyen hükümet. Bu müdahale, BDP heyetlerini belirleyip, hoşuna gitmeyen milletvekiline yasak koyacak ölçüde sömürgeci. Devlet, Öcalan ile konuşuyor ancak BDP ve sürecin bütün taraflarıyla görüşmesini engelliyor.
Tüm bunlar Kürdistan’ın diğer parçalarında yaşayan Kürtlerin tarihi haklar elde ettikleri bir süreçte yaşanıyor.
Irak Kürdistanı’nda Kürtler yarı-devlete sahipler. Suriye Kürdistan’ındaon yıllardır baskı altında tutulan Kürtler, Rojava’da özerkliği hayata geçiriyor. İran Kürdistanı’nda devlet ile PJAK arasındaki savaş henüz sona ermedi, ancak orada yaşayan Kürtlerin anadilde eğitim hakları var. Türkiye sınırları içerisinde çoğu yoksulluk içinde yaşayan Kürtlere ise “Parası olanlar kolejde Kürtçe eğitim alabilir” deniyor.
“Demokrasi Paketi”nin yetersizliğine çözüme karşı çıkan CHP ve MHP’nin gerici muhalefetini gerekçe gösteren Erdoğan’ın önceliği Batı’da ve Doğu’da barış isteyen milyonlar değil.
Neoliberal AKP’nin Kürt politikasını, Türk egemen sınıfının iktidarının hiçbir şekilde sarsılmaması, sarsacak gelişmelerin önünün her yöntemle kesilmesi ve devletin gücünün korunması belirliyor.
Sosyalist İşçi, Öcalan ile hükümet arasındaki görüşmeler ilan edildiğinde Batı’da barış sürecinin Erdoğan ve AKP’ye bırakılmayacağını yazmıştı. Batı’da en kalabalık barışa destek eylemi 26 Mayıs’ta Çözüme Evet Koalisyonu’nun çağrısı ile yapıldı. Bu eyleme 3 bin kişi katıldı. AKP’nin kibirli oyalamacılığı, Batı’da kendisini çözüme zorlayacak bir hareketin olmaması sayesinde ayakta kalıyor.
Batı’daki demokrasi ve özgürlük güçlerinin görevi, yerel seçimlerden genel seçimlere kadar olan süreçte Kürt halkının haklı taleplerinin tanınması ve yeni anayasada eşitlik için AKP’ye ve CHP-MHP bloğuna karşı mücadeleyi yükseltmektir.