Emperyalist sistemin en önemli parçası olan ABD zor günlerden geçiyor. Irak ve Afganistan’da aldığı yenilgilerin, Arap Baharı’yla bölgedeki bir dizi müttefikinin devrilmesinin ve küresel ekonomik krizin etkisiyle tek kutuplu dünyanın hâkimi olmaktan çıkan ABD, Rusya ve Çin gibi yükselen yeni güç odaklarına karşı egemenliğini korumaya çalışıyor.
ABD Afganistan’daki askeri çöküşü yavaşlatmaya ve Irak’ta IŞİD’in yükselişini durdurmaya çalışırken, Rusya Ukrayna’da açıkça meydan okuyor. Rus yanlısı Yanukoviç’in iktidarı kaybetmesinden sonra Kırım’ı topraklarına katan Rusya, Donetsk ve Lugansk’ta silahlı ayaklanmaları destekledi. ABD’nin zayıfladığı bir dünyada Rusya ekonomik yaptırım tehditlerine rağmen Ukrayna, Gürcistan gibi ülkelere müdahale ederek etrafında oluşturulan çemberi kırmaya çalışıyor.
ABD’nin karşısında yükselen bir diğer güç ise Çin. Hızla büyüyen ekonomisini etki alanını genişletmek için kullanan Çin, Doğu Çin denizinde Japonya ile gerilimler yaşıyor.
Çok kutuplu dünya, büyük güçler arasındaki çelişkilerin hızla keskinleştiği daha istikrarsız ve bölgesel savaşların büyümesine çok daha açık.
4-5 Eylül’de Galler’de yapılan NATO zirvesinde, ABD ve AB bu gelişmeler karşısında kendi egemenliklerini korumak için daha saldırgan ve müdahaleci olmak yönünde bir dizi karar aldı. Savunma bütçelerinin ve Doğu Avrupa’daki NATO askerlerinin arttırılması, Polonya’da askeri bir üs açılması kararları alındı. ABD bir taraftan da IŞİD’e karşı içlerinde Türkiye-nin de olduğu 10 ülkeden oluşan savaş koalisyonu kurmaya çalışıyor.
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin karşıdevrimin kalesi Suudi Arabistan ile darbeci Sisi rejimini ziyaret etmesi de koalisyonun niteliğini açıkça gösteriyor. ABD IŞİD’i bahane ederek Irak’ta kurduğu işbirlikçi rejimin çökmesini engellemek için savaş açıyor