Birleşmiş Milletler’de iklim görüşmeleri başlayalı 19 yıl oldu, yapılan 19 toplantıdan ciddi bir sonuç çıkmadı. 2015 yılında Paris’te Kyoto’nun yerine kabul edilmesi düşünülen uluslararası sözleşmenin yetersiz olduğu şimdiden oldukça yaygın bir görüş. ABD’nin önde gelen üniversitelerinden MIT’in yayınladığı rapora göre, ABD’nin bu anlaşmaya katılması çok önemli ancak ABD Senatosu’nda buna karşı aşılmaz bir engel bulunuyor. Yani gezegenin, 7 milyar insanın ve tüm canlı türlerinin kaderi, ABD’deki 100 kadar milyarder tarafından belirleniyor.
Geçtiğimiz sene 40 bin kişi ile ABD tarihinin en büyük iklim gösterisini düzenleyen aktivistler ise bu yıl çok daha iddialı hazırlanıyorlar. 1999’da Seattle’da antikapitalist hareketi başlatan birlik ve çeşitlilik ruhu, 21 Eylül’deki yürüyüş için de önemli ölçüde yakalanmış durumda.
20-21 Eylül’de BM İklim Zirvesi’nde dünya liderlerinin iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerini önleyecek kararları almaları için gereken baskıyı oluşturmak üzere, New York’ta ve tüm dünyada bugüne kadar yapılmış en büyük iklim eylemi planlanıyor: Halkın İklim Yürüyüşü.
New York’taki yürüyüş için 1100’ü aşkın örgüt, sendika ve grup bir araya gelirken, dünya çapında 130 ülkede 2200’den fazla etkinlik düzenlenecek. 300 ayrı okul veya fakülteden öğrenci grupları eyleme katılacak.
İklim değişikliği konusunda yayımlanan raporlarda yıllardır “geri dönüşü olmayan nokta”lardan bahsediliyor. Mevcut enerji politikaları devam ederse 2100 yılında dünyanın 6 santigrat derece ısınabileceği tahmin ediliyor. “Kabul edilebilir” 2 santigrat derecelik ısınmayla sınırlı kalma hedefine ulaşmak bile dünya ekonomisinde hızlı ve geniş kapsamlı ekonomik dönüşümleri gerektiriyor.
Aşağıdan örgütlenecek kitlesel hareketlerle hükümetlere basınç yaparak iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerini azaltmak mümkün. İklim krizini sona erdirmenin yolu ise gezegenin kaderinin patronların oluşturduğu azınlık tarafından belirlendiği sistemi yıkmaktan geçiyor.