Buna katliam denir!

Akfırat bölgesinde bulunan Okan Üniversitesi yerleşkesinde bir süredir yaşamlarını sürdüren üç köpek, 9 Mart Pazartesi günü, öğrenciler tarafından üniversitenin 100 metre ilerisindeki arazide poşetler içerisinde, öldürülmüş olarak bulundu.

Köpek cinayetlerinin bununla da son bulmadığı kampüs yakınlarında bundan 3 hafta sonra da üniversite şantiyesinde çalışan işçiler tarafından bakıldığı bilinen bir başka köpek kurşunlanarak öldürülmüş olarak bulundu. Bu faili meçhul cinayetlere tepkisini gösteren Okan Üniversitesi Hayvanlara ve Doğaya Saygı Topluluğu'nun verdiği bilgiye göre, bu katliam, yerleşke içinde yaşamlarını devam ettiren diğer köpekler için de tehdit niteliği taşıyor.Öğrenciler katliama karşı sessiz fotoğraf eylemi yaptı.

Üniversite cinayete neden sessiz kalır?

Uzun bir süredir “İş Yaşamına En Yakın Üniversite” sloganıyla yol alan Okan Üniversitesi’nin adı köpek cinayetleriyle duyulur oldu. Sahip olduğu Akfırat Kampüsü'nün konumlandığı bölge itibarıyla “iş yaşamından” çok, doğaya “en yakın” olan üniversite bahçesinde yaşayan köpekler, Akfırat Kampüsü'nün açıldığı günden beri, bazen toplu halde bazen de tek tek ortadan kaldırıldılar. Bu “temizlik işlemi”, kimi zaman, bu köpeklerin öğrencilere saldırdığı, kimi zamansa, havladıkları bahane edilerek gerçekleştirildi.
Yaptığımız protestolarla bu cinayetlere tepki gösterdik. Peki ne oldu? Gösterilerin izinsiz olduğu bahane edilerek tartaklanarak dağıtıldık. Yetmedi, “köpek aşıkları” yaftası yedik. Peki üniversite yönetimi bu cinayetlerin üzerine neden gitmedi? Neden cinayetleri örtbas etmekten fazlasını yapamadı?
Bu soruların cevapları aslında gayet açık. Yönetim, bu vahim gelişmelerden kendine sorumluluk çıkarmadı çünkü “müşteri memnuniyeti” oradaki hayvanların yaşam haklarının önüne geçiyordu; nihayetinde onlara göre orası bir “okul” değil, kâr etmeye güdümlenmiş bir işletmeydi. Yönetim, “Biz iki kesime de aynı uzaklıkta duruyoruz” diyerek, bu cinayetlerin üzerine gideceklerine, sorumluluk almaktan kaçıp katliamlar karşısında sessiz kalmayan öğrenciler ile diğer öğrencileri karşı karşıya getirmeyi tercih etti. Bizleri “köpek sevicileri” olarak mimleyerek gösterdiğimiz tepkiyi önemsizleştirmek, cinayetleri görmezden gelmek ve köpeklere “müşteri kaçıran”, istenmeyen varlıklar olarak bakmak ancak böyle vahşi bir sömürü düzeninde anlaşılır olabilirdi.
Olan bitene duyarlı öğrenciler ise, ne iki sene önce ortadan kaldırılan Mengüç isimli köpeği ne de son birkaç ay içinde işlenen köpek cinayetlerini unuttu.

Okan Üniversitesi Öğrencileri

Dikkat! Kampüste darbeci var

Antikapitalist öğrenciler üniversitelerde başörtüsü yasağına karşı geçen hafta eylemdeydi. İstanbul Üniversitesi önünde basın açıklaması yapan öğrenciler, "darbeci zihniyet üniversitelerden defol" pankarıtını açtı.
Antikapitalist öğrenciler bir kışlaya dönüştürülen İstanbul Üniversitesi'nde olanlara dikkat çekti:
"30 Nisan Perşembe günü ise okulumuzda güvenlik birimleri tarafından ayrımcılığın açıkça uygulandığına şahit olduk. Aynı arkadaşımız sınavlarına girmek için okula geldiğinde Yabancı Diller Fakültesinde görevli güvenlik amiri tarafından okuldan zor kullanılarak çıkartılmakla tehdit edildi.
Ancak aynı gün okula satırlarla ve şiddetle dolu sloganlar atarak gelen, Hergele Meydanında hem öğrencilere tehditler ve hakaretler savuran hem de öğrencilerin astıkları afişleri yırtarak provokasyon yaratmaya çalışan gruba bu güvenlik görevlileri herhangi bir müdahalede bulunulmadı.
Öğrenciler şu taleplerde bulundu:
“Resmi ideolojiyi dayatan uygulamalar okulumuzun yönetmeliklerinden çıkartılmalıdır.
Başörtüsü yasağı olarak bilinen bu anti demokratik ayrımcılık sona erene kadar mücadelemize devam edeceğiz. Bu çağdışı uygulamanın derhal kaldırılmasını istiyoruz. Bu ayrımcılık uygulamasına karşı sessiz kalmayacağız..."