KitaplıK - Tek bir troçkizm yok mu?
Sosyalist İşçi Yayınları, 2. Baskı Haziran 2009
Türkiye'de ilk ve tek troçkist parti olan DSİP dışında kendilerini troçkist olarak tanımlayan farklı çevreler var. Dünyada DSİP'in bir parçası olduğu Uluslararası Sosyalizm Akımı'nın dışında başka troçkist akımlar da var. Yoksa tek bir troçkizm yok mu?
İngiltere'deki Sosyalist İşçi Partisi'nin (SWP) önde gelen üyelerinden biri olan Alex Callinicos Troçkizmin Tarihi adlı kitabında bu sorunun yanıtını arıyor. Türkçe'de ilk kez 1992'de yayımlanan ve tükenen kitabın ikinci baskısı geçen ay yayımlandı.
İçinde Kuzey Amerika ve Batı Avrupa kökenli troçkist akımların bir şemasının da bulunduğu kitap, okurları ilk başta 2. Dünya Savaşı sonrasında troçkistlerin yaşadığı tartışmaya götürüyor.
Troçki, 1939'da Meksika'da Stalin'in bir ajanı tarafından öldürülmeden hemen önce yaklaşan 2. Dünya Savaşı'na dair öngörülerde bulunmuştu. Troçki'ye göre, yaklaşan savaş sonucu Rusya'da hakim olan stalinist bürokrasi devrilecekti. Troçki, 1917 Ekim Devrimi sonrası kurulan SSCB'yi yozlaşmış bir işçi devleti olarak görüyordu. Yozlaşmıştı, işçi sınıfı devrimi yapmış, ama onun içinden çıkan ve yabancılaşan bir güç olan bürokrasi tarafından politik hakları ve yönetimi elinden alınmıştı. Buna rağmen yine de kapitalizmden daha ileri bir toplumdu. Troçki'ye göre Sovyet Rusya'yı stalinizme rağmen bir işçi devleti kılan özellikler, üretim araçlarının devlet mülkiyetinde oluşu, tam istihdamın sağlanması ve planlı ekonomiydi. Sovyet Rusya savaştan ya bir işçi devrimiyle çıkacak ya da eski kapitalist unsurların diktatörlüğü kurulacaktı. Troçki'ye göre Marksist analiz buydu. Eğer gelişmeler farklı bir yönde ilerlerse Marksist analizin kendisinin gözden geçirilmesi gerektiğini de yazdı.
Stalinist bürokrasi savaştan güçlenerek çıktı. Muzaffer güçler arasındaydı ve dünyanın yeniden paylaşımı konusunda bir taraftı. SSCB egemenlik alanına Doğu Avrupa'yı kattı. Troçki yanılmıştı.
Doğu Avrupa'da herhangi bir devrimci ayaklanma ya da kayda değer bir halk hareketi gerçekleşmeden Rusya'daki rejimin kopyaları kurulmuştu. Doğu Avrupa'daki rejimler SSCB gibi bir işçi devleti miydi? Bu soruya verilen yanıt troçkist akımın temelindeki bölünmeyi yarattı. Olgulara rağmen Troçki'nin lafzına sığınan troçkist hareketin çoğunluğu bir işçi devrimine gerek olmadan da bir işçi devletinin kurulabileceğini savundu. Birçok farklı troçkist hareketin içinde bulunduğu Ortodoks troçkizm troçki'nin teorisinin özünden de koptu. Troçki'ye göre, sosyalizm işçi sınıfının bilinçli eylemiydi ve devrimci sınıfın ayaklanması olmadan yeni bir toplum kurulamazdı.
1948'de genç bir troçkist olan Tony Cliff diğerleri gibi Troçki'nin sözlerine sığınmadı. Marksist kapitalizm teorisi ile Sovyet Rusya'nın ekonomik ve sosyal yapısını inceledi. Ortaya Rusya'da Devlet Kapitalizmi adlı kitap çıktı. Cliff şu sonuca ulaşmıştı: Sovyet Rusya 1930'ların başından itibaren artık bir işçi devleti değildi. Batıdaki rejimlere simetrik olarak devlet kapitalisti bir rejim kurulmuştu. Cliff, Troçki'nin görüşlerindeki yanlış noktaları eleştirdi ve özüne uygun yeni bir yorum ortaya koydu. Bu troçkizmdi. Sosyalizm tankla, gerillayla, orduyla, bürokrasiyle, azınlık hareketleriyle kurulamazdı.
Alex Callinicos bu temel bölünmeden yola çıkarak troçkist hareketin kendi içinde neler tartıştığını anlatıyor. DSİP ve Uluslararası Sosyalizm Akımı'nın temel tezlerini özetliyor.
Selim Işık