Seçim sonuçlarının çok kısa zamanda açıklaması ve Ahmedinejad’ın yüzde 63 oyla kazandığının ilan edilmesi ile birlikte İran’da toplumsal muhalefet patladı.
Gösteriler bir hafta boyunca sürdü. Arada bir kere de Ahmedinejad taraftarları gösteri yaptı.
Göstericilere Basij denen doğrudan Hamaney’e bağlı sivil kıyafetli milisler tarafından ateş açıldı. 8 kişi öldü.
Sonra, Cuma günü, İran’ın en büyük yöneticisi Ayetullah Hamaney “gösteriler bitsin” dedi ve ekledi “aksi takdirde sonuçlarını omuzlarsınız.”
Hamaney aslında göstericileri değil muhalefeti, Musavi ve Karabi’yi tehdit ediyordu.
Hamaney’in tehdidine rağmen gösteri oldu. Yabancı basının üzerine sansür konduğu için tam haber alınamıyor, ama Cumartesi günü gerçekleşen gösteri çok büyüktü.
Polis saldırdı. Basij saldırdı. Çok sayıda ölü ve yaralı var. Tam sayı bilinemiyor.
Bir haftadır süren gösteriler ve seçim kampanyasının gösterileri 1979 Devrimi’nden bu yana yaşanan en büyük gösteriler.
Hem çok kalabalık, hem çok coşkulu, hem de talepleri beklenmedik ölçüde sert.
Göstericiler öncelikle seçimin yenilenmesini istiyor. Seçime hile karıştığını iddia ediyorlar.
Sonra ‘diktatörlüğe ölüm’ diye bağırıyorlar.
Son gösteride ise “Basij, kardeşlerine öldürme” diye bağırılıyordu.
İran’daki bu politik patlama birçokları için biraz şaşırtıcı oldu. Halkın bu denli kararlı bir biçimde ve bu denli kitlesel gösteriler yapması beklenmiyordu.
Açık ki Ahmedinejad ve Hamaney de bu denli etkin gösteriler beklemiyordu.
İlk tepki ‘yaptırmayız’ oldu, ama göstericiler o kadar çoktu ki müdahale edilemedi. Sonraki günlerde istim almak için göste- rilere izin verildi ama sonunda Hamaney tehdit etmek zorunda kaldı.
Cumartesi günü yine çok büyük bir gösterinin gerçekleşmesi halk hareketinin devam edeceğinin bir göstergesi olabilir.
Hangi güçler karşı karşıya
Bir önceki seçimlerde Ahmedinejad, Rafsancani’ye karşı seçime girmişti ve ikinci turda kazandı.
Ahmedinejad, dini elitin dışından bir aday, ama katı bir muhafazakar.
Bunun anlamı bir yandan esas olarak şeriat yasalarının en sert biçimde uygulanması diğer yandan da İran’ın ABD ile ilişkilerinde sert bir tutuma sahip olmak.
Ahmedinejad’ın önceki seçimlerdeki rakibi Rafsancani’de muhafazakar. O da ABD ile iliş- kilerde sertlikten yana ve İslam devletini koruyor. Yani şeriatçı.
Şimdiki reformist aday Musavi’de bu konularda Ahmedinejad ve Rafsancani ile anlaşıyor.
Aradaki fark ne?
Ahmedinejad popülist. Rafsancani ve önceki reformist cumhurbaşkanı Hatemi’nin özelleştirmelerden yana politikalarına karşı.
Hem önceki seçimlerde hem de bu seçimlerde devletçi politikalar savundu.
Dış politikada ki sertlik yanlısı tutumu öne sürdü.
Ne var ki Ahmedinejad biri açık, biri gizli iki soruna sahip.
Popülist politikaları pek bir işe yaramıyor. Petrol fiyatlarının geçtiğimiz dönemdeki aşırı yüksekliğinden elde edilen geliri (600 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor) bir ölçüde kamu sektöründe çalışanlara ve yoksullara dağıttı, ancak enflasyon onun döneminde artmaya devam etti. Ahmedinejad enflasyonun yüzde 14 olduğunu savunuyor, oysa Karrubi enflasyonun yüzde 23 olduğunu iddia ediyor. İşsizlik ise çok hızla artıyor.
İşçiler petrol gelirleri sayesinde ücret artışı alıyor, ama enflasyon aldıkları zamları yiyip bitiriyor.
2005 seçimlerinde Ahmedi-nejad’ın ekonomi üzerine programı kazanmasını sağlamıştı. Ama sosyal politikaları, özellikle kadınlar üzerindeki baskıcı tutumu, toplumsal bir muhalefetin oluşmasına neden oldu.
Ahmedinejad ve onunla birlikte olan İran egemen sınıfının diğer sorunu ise emperyalist merkez ile ilişkiler.
2009 yılının ilk aylarında ABD ile ticaret, bir önceki yıla göre 51 milyon dolardan 96 milyon dolara çıkarak 2 katı artmış durumda.
Aslında Ahmedinejad bütün sertlik yanlısı söylemine rağmen ABD ve diğer Batılı güçlerle işbirliğine açık.
Rafsancani ise yeni-liberal bir muhafazakar. Özelleştirmelerden yana.
Onun muhafazakarlığı İslam Cumhuriyeti’nin tüm mekanizmaları ile korunması. Ama ekonomide liberalleşmeden yana.
Musavi’de aslında Rafsancani’ye benzer bir tutuma sahip. Muhafazakar. 1979’da Humeyni’nin başbakanı. Irak savaşı günlerinde ülkeyi ekonomik olarak ayakta tutarken diğer yandan da en muhafazakar politikaları uyguluyordu.
Musavi, Başbakanlık yıllarında devletçiydi. Bu nedenle yeni li- beral Rafsancani cumhurbaşkanı seçilince işini kaybetti. Uzun süre politikanın dışında kaldı.
Seçimler öncesi Muhammed Hatemi, Ahmedinejad’dan önceki reformist cumhurbaşkanı, son anda aday olmaktan vazgeçti ve Musavi’yi aday olmaya ikna etti.
Aday olmasıyla birlikte Musavi adım adım reformist politikalara yaklaştı. Bu arada eski devletçi politikalarını bırakıp özelleştirmeleri savunmaya başladı.
Devletçilikten liberalizme kaydı. Ancak 2005 seçimlerinden çıkardığı derslerle bir yandan da popülist bir söylem tutturmaya çalıştı.
Bu seçimlerin gerçek reformist adayı ise Karrubi.
2005 seçimlerinde oyların yüzde 17’sini alan Karrubi hem İran nüfusunun yüzde 49’unu oluşturan Azeri, Belluci, Lur, Kürt, Türkmen azınlıklara özgürlük vaad ediyor, hem de kadınlara çok radikal vaadlere sahip.
Karrubi egemen sınıfın Ahmedinejad’ı destekleyen kesiminin de yolsuzluklara battığını ve devletin zenginliğini talan ettiğini iddia ediyor.
Ne var ki Karrubi’nin sadece yüzde 1 oy aldığı iddia edildi.
Musavi’nin desteği
Orta sınıflar Musavi’yi destekliyor. Tahran’ın kuzeyinde orta sınıflar yaşar. Daha zengindir. Musavi burada güçlü.
Güney’de ise yoksullar, emekçiler yaşar. Bu Şah döneminde de böyleydi, bugünde.
Güney Tahran Ahmedinejad’ı destekliyor. Emekçiler ve yoksullar Ahmedinejad’ın milliyetçiliğinin arkasında duruyor. Popülist politikalarına destek veriyor ve popülist politikaların daha fazla işlerine yaramama- sının nedenini Amerika olarak görüyor ki tamamen yanlış değil.
Musavi ise orta sınıfların desteğine sahip. Ahmedinejad’ın tutucu ve baskıcı yönetimi orta sınıfları bunaltmış durumda. Daha fazla özgürlük istiyorlar, özellikle kadınlar. Bu nedenle Musavi taraftarları arasında çok sayıda kadın var. Gösterilere katılıyorlar, slogan atıyorlar, sokaklarda dans ediyorlar.
Seçim kamanyasında, özellikle Tahran ve diğer büyük kentlerde kadınlar sokağa çıkınca bu durum muhafazakarları ürküttü.
Musavi’nin seçim kampanyası çok canlı ve güçlüydü. Seçimlerin ikinci tura kalması halinde hareketin daha da büyümesi ve kartopu gibi büyüyerek kazanması olasılığı çoktu.
Eğer Musavi kazanırsa sadece muhafazakarlıkla reformizm arasında gidip gelen bir aday kazanmayacaktı. Sokaktaki hareket kazanacaktı ve korkutucu olan buydu.
Bu nedenle alelacele Ahmedinejad’ın kazandığı ilan edildi, Muhafızlar Konseyi hemen bunu onayladı ve sonunda Hamaney ‘Allahın takdiridir’ diyerek sonuçları ilan etti.
Muhafazakarlar paniklemişti.
Ne var ki korkunun ecele faydası yok. Korku ile atılan adım karşı tarafın daha da ileri bir adım atmasına neden oldu.
Gösteriler başladı. Tehditlere, polis baskısına rağmen halk sokaklara çıktı.
Ahmedinejad karşı gösteri yaptı, ama sonra fark etti ki sokaktaki hareket kendi taraftarlarını da sokağa çıktıkları takdirde etkileyebilirdi.
Halk bir kere sokağa çıkınca, gücünü bir kere görünce kolay kolay geri itilemiyor. İşte, şimdi durum tastamam bu.
Musavi taraftarları sokağa çıktı. Yeni seçim istiyor ve evlerine dönmüyorlar.
Bundan sonra
ne olabilir?
Bu sorunun kolay bir yanıtı elbette yok.
Öyle görünüyor ki artık sokaktaki hareket bütünüyle Musavi ve partisinin kontrolünde değil. Sokakta artık çok daha militan ve giderek talepleri değişen bir hareket var.
Önce seçimin yenilenmesi istenirken, şimdi tüm rejime karşı bir hava var ve bu nedenle İran’da bir ayaklanma başladı diyebiliyoruz.
Öğrenciler bu hareket içinde çok önemli bir yere sahip.
Göstericiler arasında çoğunlukta olmasalar da solcu öğrencilerin olduğu açık. Bunlar giderek zeminlerini genişletecekler.
İran’da bugün en önemli, eksiklik işçi hareketinin olmaması.
Başta otobüs işçileri olmak üzere kısmi işçi mücadeleleri var, ancak bunların henüz rejimi sarsacak bir düzeye ulaşmaktan çok uzak oldukları da açık.
Önümüzdeki günler çok önemli. Göstericiler geri çekilirse bir süre için her şey yeniden Ahmedinejad/Hamaney’in eline geçer, ama bunun çok uzun sürmeyeceği belli.
İran’da bir hareket başladı ve mutlaka ileri ki günlerde daha da ilerleyecektir.
Kadife devrim!
İran egemen sınıfının muhafazakar kanadı bir “kadife devrim”den korktuğunu açık açık ilan etti. M usavi taraftarlarının yeşil rengi kullanmaları karşısında İran Devrim Muhafızları adlı silahlı örgüt
“renkli bir devrime izin vermeyiz” dedi.
“Kadife devrim”, “renkli devrim” gibi kavramlar son zamanlarda gerçekleşen bir dizi devrim için kullanılmakta. Daha küçümsemek için. Bir de bu devrimlerin arkasında emperyalist güçlerin ve mil- yoner Soros’un olduğu iddia edilmekte.
Türkiye’de ve dünyada bir çok “solcu” Doğu Avrupa devrimlerinin arkasında da Soros’u, ABD’yi gösteriyor.
Eğer ABD emperyalizmi milyonlarca emekçiyi harekete geçirecek kadar güçlüyse, bir dizi ülkede ard arda rejimlerin yıkılmasını sağlayacak çok büyük kitle hareketleri örgütleyebiliyorsa, doğrusu sosyalistlerin işi emperyalizm karşısında çok zor.
Oysa emperyalizmin böyle bir gücü yok. Herhangi bir milyoner Amerikalı’nın ise hiç bir gücü yok. Toplantılar, konferanslar, 3-5 kişiyi etkilemek mümkün ama devrim! Bunu iddia etmek biraz komik.
Nasıl ki Polonya’da milyonlarca emekçi rejime duydukları öfkenin sonucu bütün baskılara rağmen Dayanışma Sendikası’nda örgütlendiler ve sonunda rejimi devirdiler, İran’da da başka bir düzeyde aynı şey yaşanıyor.
İran’da da Hamaney, Ahmedinejad, Pastaran, Basij halkın hareketinin arkasında yabancı parmağı arıyor. Ne ilginç. Gericiler, sol ya da İslamcı maskeli olsun hep aynı...
Ayetullah Hamaney
İran’daki İslami rejimin en üst düzey yetkilisi. Yetkileri tartışılmaz. Hemen her konuda son söz onundur.
Hamaney İran egemen sınıfının muhafazakar denen kanadından.
En önemli rakibi Rafsancani.
Ayetullah Hamaney, geçen Cuma günü yaptığı konuşmada son sözlerini söyledi ve muhalefetin gösterileri bitirmesini aksi takdirde sonuçları kabul etmesi gerektiğini söyledi.
Ahmedinejad
Cumhurbaşkanı. Geçen seçimlerde Rafsancani’yi ikinci turda yendi. Yolsuzlukları hedef aldı.
Petrol gelirlerinden yoksullara pay verdi, ama enflasyonu ve işsizliği engelleyemedi.
İran egemen sınıfının en muhafazakar kanadının temsilcisi. Dini elitin bir parçası değil.
1979 yılında ABD konsolos- luğunun öğrenciler tarafından işgal edilmesi eylemine katıldı.
Rafsancani
İki kere Cumhurbaşkanlığı yapan Rafsancani egemen sınıfın muhafazakar kanadından.
İran’ın en zengin adamı olarak biliniyor. Ailesi İran’ın en büyük ihracatcısı.
Geçen seçimlerde Ahmedine-jad’a karşı kaybetti, bu sefer Mir Hüseyin Musavi’yi destekliyor.
Entrikacı. Musavi’nin yanı sıra seçimlerden çekilen ikinci muha-fazakar adayı da gizlice destekledi.
Muhammed Hatemi
Ahmedinejad’dan önceki Cumhurbaşkanı. 2 defa üst üste seçildi. O da dini elitten.
Hatemi İran egemen sınıfının reformist kanadından. Özelleştirmeleri savunuyor.
Ne var ki Cumhurbaşkanlığı sırasında muhafazakar kanadın baskıları karşısında sessiz kaldı.
Musavi’yi destekliyor. Humeyni’nin damadı olan kardeşi gözaltında.
Mir Hüseyin Musavi
Devrimden sonra Başbakan olan Musavi’nin bu görevi Rafsancani tarafından sona erdirildi.
Uzun süre politikadan uzak kalan Mir Hüseyin Musavi aslında bir muhafazakar, fakat reformist taleplerle seçime katıldı ve kampanya boyunca daha fazla reformist talebe sahip çıktı.
Amerikaya karşı, nükleer silahlardan yana.
Mehdi Karrubi
İran dini elitinin bir parçası olan Karrubi seçimlerin en radikal reformist adayı.
İran nüfusunun yüzde 49’unu oluşturan azınlıklara özgürlük vaad ediyor.
Ayrıca kadınlara kıyafet özgürlüğünün yanı sıra eşitlik vaad ediyor.
Yüzde 1 oy aldığı iddia ediliyor oysa geçen seçimlerde yüzde 17 oranında oy almıştı. Şimdi Musavi’nin yanında yer alıyor.