Nurdan Tarkan
Sosyalist İşçi’de Ermeni sorunuyla ilgili ilk yazı Nisan 1985 tarihli 13. sayıda soykırımının 70.yıldönümü vesilesiyle Recep Gökırmak tarafından kaleme alınan “Ermeni katliamı üzerine” başlıklı yazıdır. Yazı “Ermeni Halkının toptan imhası, katliamı yüzlerce yıldır süregelen bir olgudur” cümlesiyle başlıyor. Oldukça uzun olan yazıda Ermenilerin 4. yüzyıldan itibaren Anadolu topraklarındaki tarihleri, Osmanlı yönetiminde uygulanan politikalar, Hamidiye Alayları, Ermeni ulusal hareketinin başlangıcı, 1915 te yaşanan katliam, Cumhuriyetin kuruluş sürecindeki baskı ve asimilasyon, dış politikada Ermeniler gibi sorunun çeşitli yönleri ayrıntılı bir biçimde değerlendirilmiştir. “Tutumumuz ne olmalı” ara başlığı ile yazılan bölüm ise o dönemdeki Türkiye solunun konuya ilişkin yaklaşımı göz önüne alındığında oldukça çarpıcıdır.
Ermenilere uygulanan vahşetin boyutları ve tarihsel olgular hakkında daha fazla bilgilendirmeye ihtiyaç bulunduğu vurgulandıktan sonra “Kürt ve Türk solunun ve bu arada örgütlenmemizin de bu konuda yeterli çaba içinde olduğu söylenemez Bu konuda çabalar mutlaka arttırılmalı sistemli teşhire dönüştürülmelidir.” Bu teşhirin sadece tarihsel gerçekliklerin açığa çıkması açısından değil, güncel ırkçılığa karşı mücadelenin bir parçası olarak ele alınması gerektiği vurgulanmıştır. Hem sunduğu perspektif hem de kendi tutumuna ilişkin özeleştiri yapabilme becerisi o dönemdeki solun konuya ilişkin poziyonu göz önüne alındığında Sosyalist İşçi’yi radikal bir biçimde faklılaştırmıştır.
Sosyalist İşçi bu perpestifini yayın hayatı boyunca korumaya özen göstermiştir. Irkçılığa, milliyetçiliğe karşı yaşanan her gelişmede kararlı bir biçimde tutum almıştır.
O dönemde tek tük yayınlanan Ermeni edebiyatı dair kitaplar tanıtılmaya çalışılarak soykırımın kültürel boyutu dile getirilmiştir. Ermenilerin “kavaragan kraganutyan” dedikleri Türkçeye taşra edebiyatı olarak çevrilebilecek bir ekolün yaşayan son temsilcisi Mıgırdiç Margosyan’nın “Söyle Margos Nerelisen?”adlı kitabı Sosyalist İşçi 13 Aralık 1995 sayı 32’de kitap tanıtımı sayfalarında yer almıştır.
Sosyalist İşçi’nin 24 Ocak 1996 tarihli 35. sayısında Dadrian’ın Belge Yayınları’ndan çıkan “Jenosid” adlı kitabı tanıtılmıştır. Dadrian’ın soykırımı daha önce yayınlanmamış olgulara dayanarak anlatmasına dikkat çekilerek okurlara bu tür vahşetlerle bir daha karşılaşmamak ve mücadele edebilmek açısından özellikle tavsiye edilmiştir.
Soykırımın tanınması için mücadele
Ermeni sorununun uluslararası düzeyde gündeme gelmesi ve çeşitli ülkelerin parlamentolarında soykırım inkarının suç sayılması süreci Sosyalist İşçi tarafından yakından takip edilmiştir. Bu vesileyle sokağa çıkan faşistlere karşı amansız bir mücadele verilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Örneğin Sosyalist İşçi 4 Ekim 2000 tarihli 142. sayıda “Ermeni soykırımını görmezden gelemez” başlıklı yazıda resmi inkarcı tutuma karşı sosyalistlerin Ermeni soykırımı gerçeğini anlatması gerektiği vurgulanmıştır.
Sosyalist İşçi’nin 18 Ekim 2000 tarihli 143, sayısında “soykırım tabusunu yıkalım” başlıklı yazıda ezilenlerin tarihinin bir parçası olarak Ermenilere yönelik kanlı geçmişle hesaplaşmaya çağrı yer almaktadır. Yazıda “bizler tabii ki ezilenlerin tarihini anlatmak ve resmi tarihi teşhir etmekle yükümlüyüz ama sorun sadece tarih anlatımı değil bugünü de belirliyor bugünkü ırkçılığın kökenlerini oluşturuyor. Ermeni soykırımı yaşanmştır ve bunun sorumlusu Türk milliyetçiliğidir” denmektedir.
Sosyalist İşçi, 31 Ocak 2001 tarihli 148. sayısında “Ermeni soykırımı gizlenemez” başlıklı yazıda, Fransa parlamentosunda inkarın suç sayılması üzerine Türk egemen sınıfı tarafından geliştirilen tavırla tartışılmıştır. “Dış güçler”, “herkes bize düşman” argümanlarna karşı sorun dışarıda değil içerde diyerek Fransız mallarına karşı başlatılan boykot eleştirilmiştir. Sorunun nasıl içerde olduğunu açıklamak için bu toprakların kadim halklarından olan Ermenilerin Osmanlı döneminden itibaren neler yaşadıklarına ve cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte nasıl kıyıma uğratıldığına ilişkin tarihsel gerçekliklere yer verilmiştir.
Sosyalist İşçi’nin 15 Şubat 2001 tarihli 149. sayısında sorunu konuşmak için nispeten diyalog kapısının aralandığı koşullarda “Diyalog kuracaksak; siz haklısınız diyen Ermenilerle ancak…” başlıklı yazıya yer vermiştir. Tarihsel ve güncel olarak katliamın sorumluluğunu taşıyanlardan hesap sorulması gerektiğin vurgulayan yazıda “hangi durumlarda başkasının acılarını paylaşıyoruz, hangisinde kendi acımızı başkalarına paylaştırmaya teşneyiz? Ermenilerle paylaşmaya açık olduğumuz sadece ve sadece kendi acımız mı yoksa?”denerek yüzleşme konusunda nasıl adm atılması gerektiği vurgulanmıştır.
Sosyalist İşçi bundan sonraki sayılarında TCK 301. madde dolayısıyla Agos ve Hrant Dink’e açılan davalar, tehditler yer veren ve bu yazının sınırlarını aşan pek çok haber, yorum yer almıştır. Hrant’ın katledilmesinin ardından çıkan 269. sayının kapağı “Hepimiz Ermeniyiz”dir. 301. maddenin kaldırılması için Ermeni soykırımının tanınması ve milliyetçilerden hesap sorulması için “yas tutma örgütlen” vurgusuyla yayınlanmıştır. Ve Sosyalist İşçi okurlarına verdiği sözü tutarak Hrant Dink cinayeti davasının sıkı bir takipçisi olmuştur.
Ermeni soykırımının 70. yılı dolayısıyla yayınlanan ilk yazıdan bu yana 30 yıl geçmiş. Sosyalist İşçi sayfaları şimdi yüz yıllık inkar süreci için mücadele eden, devletten hesap soran kampanyaların, aktivistlerin haberleriyle dolu. Sosyalist İşçi yayın hayatında okurlarıyla birlikte bir tabunun yıkılmasında mücadele etmeye devam edecektir.