Volkan Akyıldırım
“Günümüzde burjuvazinin karşısında yer alan tüm sınıflar içinde yalnızca proletarya gerçekten devrimci sınıftır.”
(Komünist Manifesto, Marx-Engels)
2010 yılının sonunda Tunus’ta gerçekleşen devrim Kuzey Afrika’dan Ortadoğu’ya Arap halklarının ayaklanmalarına yol açtı. Ayaklanmayı başlatanlar işçilerdi. Tunus’un ardından Mısır’daki devrim, 2008 küresel ekonomik kriziyle yayılan bir grev dalgasının üzerine gelmişti. Mısır’dan sonra Suriye’de patlak veren ayaklanmanın başladığı noktalar her dinden, mezhepten, ulustan işçilerin yaşadığı yerlerdi.
2011’de dünyayı sarsan, Amerikan ve Avrupa işçi sınıfının örnek aldığı Arap Baharı’nın yaşandığı ülklere bakıldığında hareketin tabanında işçi sınıfının yer aldığı görülür. Bu yüzden kararlı, sonuç alıcı ve ilham vericiydiler.
Buna karşılık devrimlerde öne çıkan politik liderlikler egemen sınıfın bir kanadının ya da radikal küçük burjuvazinin temsilcileriydi.
Tam da bu yüzden devrimlerin sosyal adalet ve özgürlük taleplerinin sürdürücüsü olmadılar.
Politik İslamcı olmayan siyasi odaklar ise dindar-seküler ayrımında taraf oldu ve hareketin diğer taraftan bölünmesine katkıda bulundu. Sol tandanslı bu hareketlerin liderliği de tabandaki işçilerden değil küçük burjuvalardan oluşuyordu
Sonuç Mısır’da darbe, Libya’da kaos, Suriye’de savaş, Tunus ve Yemen gibi bir çok ülkede politik İslamcılarla eski rejim arasında çatışma oldu.
Ortadoğu’da şimdi mezhep çatışması, IŞİD gibi karşıdevrimci örgütler ve emperyalist savaş var.
Tüm bunlar işçi sınıfının bağımsız eylemiyle sürece müdahale edememesinin sonucu.
Marx’ın işaret ettiği tek devrimci sınıfın içinde örgütlenmek zorundayız.