Arife Köse
Ekim ayı başlarında Kobanê’nin öncelikleri olmadığını söyleyen ABD ilerleyen günlerde PYD’ye silah verdiklerini açıkladı. Hatta koalisyon güçlerinin komuta merkezinde Kobanê’deki direnişçilerden bir kişi bulunduğu söylendi. Yani ABD Kobanê’deki direnişe açık destek verdi. Peki neden ABD Kobanê’deki direnişi destekliyor?
Bu sorunun cevabını vermeye ABD’nin durumunu doğru anlayarak başlamakta fayda var. Aslında ABD’nin şu an Ortadoğu’daki varlığı 2003 Irak işgalinden farklı bir koşulda gerçekleşiyor. Hem dünyanın geri kalan emperyalistler arası rekabet alanlarında (Ukrayna ve Çin gibi) hem de ekonomik kriz nedeniyle kendi ülkesinde zor günler geçiren ABD bugün Ortadoğu’ya geçmişte olduğu kadar güle oynaya giremiyor. Obama, yönetime geldiği günden beri ABD’nin dünyanın çeşitli yerlerine asker göndererek müdahale etmenin çok da verimli bir politika olmadığını dile getiriyordu.
Ancak Arap devrimlerinin, özellikle Suriye devriminin yenilgisi Ortadoğu’da bugün karşı karşıya olduğumuz manzaraya neden oldu. IŞİD aslında sorunun nedeni değil, 2003 işgali sonrası bölgeye hakim olan kaos ve bu kaostan tek çıkış yolunu sunma potansiyeline sahip Arap devrimlerinin yenilgisinin sonucu oldu.
Irak ve Suriye’de Batı koalisyonunun öncülüğünde gerçekleşen bombardıman, İslam Devleti’ne geri adım attırmak için kaçınılmaz bir operasyon olarak sunuldu. Kobanê ise IŞİD’e karşı direnişin sembolü haline geldi. Bir anlamda IŞİD’i Kobanê’de durdurmak ve yenmek koalisyonun IŞİD’i yenebileceğini bütün dünyaya kanıtlamasının, prestijini korumasının aracı oldu. Oluşan uluslararası kamuoyu, dünyanın dört bir yanında gerçekleşen gösteriler bu durumu daha da güçlendirdi.
Böylece hem ABD bölgedeki varlığını bir kez daha kaçınılmaz olarak sundu, hem Türkiye’ye bölgede kendisine muhtaç olmadığını hatırlattı hem de IŞİD’siz bir Ortadoğu’yu bölgedeki diğer aktörlerle beraber nasıl oluşturacağını planlamak için zaman kazanmış oldu.
Tüm bunları anlamak şunun için önemli; kimse Ortadoğu’daki sorunların kısa sürede çözülmesini beklemiyor. Tarihten biliyoruz ki devrimler geri çekilebilir ama bu yenildikleri anlamına gelmez. Ortadoğu’nun kaderini belirlemesi gereken Ortadoğu halklarının kendisidir. Diktatörlere karşı direnen Suriye ve Irak halkları ile özgürlüğü için mücadele eden Kürtlerin birlikte mücadelesidir.