Meltem Oral

2015 genel seçimleri yaklaşıyor. AKP karşısındaki muhalefet açısından genel seçimler yine ‘köprüden önce son çıkış’ gibi değerlendiriliyor. Ancak ard arda geçen yerel seçimler ve cumhurbaşkanlığı seçimi bir kez daha gösterdi ki mesele sandıkta AKP’ye karşı cephe kurmaktan ibaret değil.

Erdoğan’ın söyleminde cisimleşen AKP’nin pervasız politikaları bazen çok önemli bir noktanın gözden kaçırılmasına neden oluyor. AKP Türkiye egemen sınıfının, sermayenin partisi. 1980 askeri darbesi öncesinde arayıp da bulunamayan parti egemen sınıf açısından AKP. Yani bir yandan sermayenin ekonomik programını uygulayan diğer yandan kitlelerden ‘rıza’ alan bir parti. AKP egemen sınıfın dayattığı neoliberal politikaların vazgeçilmezi olan özelliştirmeleri uygulayıp sıradan insanların gündelik hayatının ve doğanın vahşice talan edilmesine rağmen enerji ve inşaat gibi sektörlerin on yıl içerisinde büyümesini sağlarken aynı zamanda toplumun büyük çoğunluğunun, işçi sınıfının desteğini aldı. Ekonomik büyüme ve kalkınma odaklı neoliberal politikalar on yıl içerisinde on dört bin işçinin ölmesine ‘rağmen’ gözü dönmüş bir şekilde uygulanmaya devam ediyor.

Yeni bir seçim sürecine girerken temel soru AKP’ye oy veren işçi sınıfının AKP liderliğinden kopartılıp kopartılamayacağı. Bu kopuşu gerçekleştirecek örgütlü bir aktörün mevcut olmadığı kopuşun gerekliliği kadar net bir şekilde ortada. Yerel seçimler ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde inatla Kürt hareketiyle CHP’nin ittifakını zorlayanlar AKP karşısında özgürlükçü bir muhalefetin örülmesinin değil sandıkta neyin iş göreceğine dair kuru bir niceliksel hesabın derdindeler. Liderinin ‘Öcalan’la görüşülmesine karşıyım’ dediği bir partinin Kürt hareketiyle ittifak kurabileceğini düşünebilecek kadar da şaşkınlar. Diğer yandan Türkiye’deki temel çelişkiyi hâlâ laiklik-dindarlık ikileminde gören ve başta Kürt sorunu olmak üzere temel demokratik mücadeleler hakkında hiçbir net duruşu olmayan, yalnızca ‘karanlıkta el ele tutuşalım’ motivasyonuyla bir araya gelenlerin ‘birleşme’ çabalarının da bir aktör olmadığı ortada.

Güncel sorunlara yanıt üretmeyen ilkesiz ittifaklar, işçi sınıfı için alternatif olmaktan çok uzakta. AKP’nin neoliberal politikalarının karşısında, demokrasi ve özgürlüklerden yana, antikapitalist bir kitlesel sol hareketi örgütlemek temel bir görev olmaya devam ediyor.


Dijital sayı 27 - 11 Mayıs 2021 (pdf)

Dijital sayı 26 - 27 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 25 - 6 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 24 - 23 Mart 2021 (pdf)

Dijital sayı 23 - 16 Mart 2021 (pdf)

Abone olun

Dostlarımız

Marksist.org

Marksizm 2013

dsip
















Su Hakkı Kampanyası