Kapitalizmin 2008 yılından beri devam eden krizinin sona ereceğine dair hiçbir işaret yok. Burjuva iktisatçılar dahi böyle bir iddiada bulunamıyor. Üstelik, kriz başladığından beri bundan en az etkilenen ekonomilerden biri olan Almanya’da da resesyona girileceği konuşuluyor.
Egemen sınıfların krize verdiği tek yanıt, işçilerin haklarına, ücretlerine ve sosyal harcamalara saldırmak. Özellikle Batı Avrupa’da “kemer sıkma” adı altında kesintiler ve işten atmalar sürüyor.
İşçi sınıfının krizin faturasını ödememek için yürüttüğü mücadele ise geçtiğimiz hafta bir kez daha yükseldi.
Önceki hafta Belçika’nın Brüksel kentinde sendikaların çağrısıyla 120 bin emekçi sokağa çıkmıştı. Ülkede Aralık’ta genel greve gidilecek.
Geçtiğimiz hafta İtalya’da sağcı hükümetin esnek çalışmayı ve işten atmaları kolaylaştıran yeni iş yasasına karşı iki kez birçok kentte eş zamanlı devasa gösteriler oldu. On binlerce işçi eylemlere katıldı.
Fransa’nın birçok şehrinde yine sendikaların ve sol örgütlerin katılımıyla hükümetin kemer sıkma politikaları ve sosyal yardımlara yaptığı kesintiler protesto edildi. Gösterilere 100 bin işçi katıldı.
Portekiz’de kamu emekçileri özelleştirmelere ve ücretlerdeki düşüşe karşı greve gitti.
Galler ve Sırbistan’da sağlık emekçileri, İngiltere’de itfaiyeciler grevdeydi. Yunanistan’da “tasarruf” dayatmalarına karşı sendikalar gösteri düzenlendi.
Kriz zenginleri vurmuyor. Birçok araştırmaya göre dünyadaki milyarderlerin sayısı artıyor. Faturayı krizi yaratan patronlara ödetip ödetemeyeceğimizde uluslararası işçi sınıfının mücadelesi belirleyici olacak.