Yıldız Önen
“Her şeyi bırak, barışa bak” diye bir kampanya başlayınca, kaçınılmaz olarak bu kampanyanın neyin üzerini örttüğüne değinmek zorunda kalan bir yazı yazdım. Kampanyacı arkadaşların bazıları yanıt verdi, bazıları sosyal medyada bol keseden atıp tutuyor, “kampanyayı hiç anlamadığımı” yazıyor.
Tersine, kampanyayı çok iyi anladım ve bu anladığım şeyden büyük bir rahatsızlık duydum.
Rahatsızlık duydum çünkü bu bir barış kampanyasından çok, “her şeyi bırak” çağrısı yapan bir kampanya.
Dünyanın tüm sorunlarını bir kenara bırakmamızı ve barış sürecine kilitlenmemizi bekleyen, insanları buna ikna etmeye çalışan bir kampanya.
İnsanları bu vurguyu yapmaya itekleyen önemli bir gerekçe olsa gerek. Neden bir grup insan, her şeyi bir kenara bırakıp sadece barış sürecine bakmamızı talep ediyor?
Sorunun yanıtı çok açık değil mi? Süreç adı verilen çözüm zemini dışında kalan bir dizi alan pek de bakılacak, bakıldığında hükümeti aklayabileceğimiz bir yana sahip değil.
Çözüm süreci başladığında hızla “Çözüme evet” kampanyasını başlatmıştık. Haftalarca süren tartışmaların ardından bir metin kaleme almıştık. O metin, her şeyi bir kenara bırakmayı önermiyordu. Şunu söylüyordu: “Çatışmaların sona ermesi ve diyalog sürecinin gelişmesi ‘politik açıdan kimin işine yarar’ diye bir soru sormuyoruz. Çatışmaların sona ermesi, öncelikle, gençlerin yaşamaya devam etmesi anlamına gelir.”
Evet. Bu çok önemli.
Çözüm süreci çok önemli.
Gençlerin ölmemesi çok önemli.
Ama gençler ölüyor. Çözüm süreci masasının bir tarafında oturan hükümet, çok sayıda genci öldürdü. Erdoğan, öldürülen gençleri kriminalize etti, mitinglerde çocukların annelerini yuhalattı.
Buna rağmen, çözüm sürecini desteklemekten vaz geçmiş değiliz. Çözüme Evet Koalisyonu, hükümet büyük beklenti yaratan demokrasi paketini açıklamadan önce bir basın açıklamasında sıranın hükümette olduğunu, hükümetin hızla bir dizi esaslı adımı atması gerektiğini açıklamıştı.
Hükümet hiç adım atmadı mı? Attı kuşkusuz. Bu nedenle de çözüm süreci tüm badirelere rağmen devam ediyor.
Ama bu adımlar yetersiz. Bu nedenle bugün aslolan, her şeyi bırakma çağrısı yaparak çözüm sürecinde hükümete destek olmak değildir, aslolan, her şeyi görerek, hükümetin bazıları berbat, bazıları rezilce olan tutumlarına rağmen çözümün, barışın, eşitliğin, adaletin, Kürt halkının yanında olmaktır.