Roni Margulies
Erdoğan’ı kim durdurabilir?
Bu soruya, bir gazeteye verdiği söyleşide Baskın Oran “Anadolu burjuvası” cevabını vermiş.
Şöyle demiş:
“Onu dengeleyebilecek/frenleyebilecek iki şey var... Rüşvet alınarak, ihaleler verilerek zenginleştirilen Anadolu burjuvası, Erdoğan’ın sonunu getirecek. Niye beğenmeyecek, çünkü Erdoğan’ın ona zararlı olduğunu anlayacak...
Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı Bülent Atuk 1999’da şunu dedi: “Avrupa ve Amerika’da ‘made in Turkey’ etiketli bir tişört giydirebilmek için bile olumlu bir ülke imajına ihtiyaç var.” Bu AKP’nin yetiştirdiği Anadolu Kaplanları var ya... Erdoğan’ın seçilmiş padişahlığının sonunu getirecek olan da onlar.”
Ben bu yazıyı Konya’da yazıyorum. En son iki üç yıl önce buradaydım, o zamandan bugüne bile çarpıcı bir fark, bir zenginleşme, bir gelişme hemen göze çarpıyor. Her taraf sanayi, dev mağazalar, dev inşaatlar. Aynı manzarayı geçen yıl Antep’e gittiğimde de gözlemlemiştim. Buralarda, Baskın Oran’ın ne demek istediğini anlamak kolay.
Ama katılmadığım, eksik bulduğum şu: Konu sadece “Anadolu burjuvası” değil. Konya nüfusunun bütünü bir değişim ve çalkantı yaşıyor.
İstanbul’dakilerden tümüyle farksız bir alış veriş merkezinde bir cafe’ye girdim. Çalışan genç kadın başörtülüydü. Ama cart kırmızı başörtüsünü bizim bildiğimiz türbandan ziyade Hint türbanlarına benzer bir şekilde kafasının tepesine sarmış, bambaşka bir görüntü yaratmıştı. Hem ailesinden öğrendiği değerlere sadık, hem de o değerlerin sınırlarını zorlama çabası içinde.
Yine Konya’da dün akşam, İstanbul’dan ayrılırken “Eh, üç gün içki içemeyeceksin artık” diye beni ikaz edenlerin sandığının aksine, kocaman ve kalabalık bir meyhanede iki duble rakımı içtim.
Konya’da bulunmamın nedeni, Din ve İnsan Hakları Çalıştayı’nın “Barış Hakkı” konulu konferansına katılmak. Konferansta üç dil var, hangisi kullanılırsa öbür ikisine tercüme yapılıyor, Türkçe, İngilizce ve Kürtçe. Açılış konuşması yapan öğretim görevlisi, konuşmasına “Günaydın, good morning, roj baş” diyerek başladı. Daha ilk oturumda, Dersim de gündeme geldi, azınlıklar meselesi de, Diyanet İşleri de.
Türkiye toplumu, en muhafazakâr olduğu varsayılan yerlerde bile, karmaşık, değişim ve karmaşa içinde, çelişkili, kaynayan bir toplum.
Tayyip Erdoğan’ın hayal ettiği dar gömleği bu topluma giydirmek mümkün olmayacaktır.
Zaten yaklaşık bir buçuk yıldır hükümetin arka arkaya yaşadığı sorunlar da bunun göstergeleri.