Can Irmak Özinanır
Kapitalizmde bütün zenginliğin yaratıcısı işçi sınıfıdır.
Patronların elde ettiği sermaye birikiminin temeli olan kâr ancak işçi sınıfının emeğinin bir bölümüne el konularak elde edilebilir.
İşte emeğin el konulan bu bölümüne artı değer adı verilir.
Marx'a göre kapitalist sistemde bir nesne iki tür değer içerir; kullanım değeri ve değişim değeri.
Kullanım değeri o nesnenin, insanların herhangi bir ihtiyacını karşılaması anlamına gelir.
Değişim değeri ise malın, alınıp satılabilir bir meta hâline gelmesini sağlayan yani kârın kaynağını oluşturan değerdir. Bu değer, kapitalistlerin işçinin emeğinin bir bölümünü gasp etmesi ile elde edilir.
Bir işçinin günde 8 saat çalıştığını düşünün. İşçi, bu çalışmanın 3 saati boyunca kendi emeğinin karşılığı olan ücret için çalışıyorsa, geri kalan 5 saat boyunca patronun kârı için çalışır.
Kapitalistler sürekli birbirleri ile rekabet etmek zorunda oldukları için artı değer gaspını arttırmayı denerler.
Bunu iki türlü yaparlar.
Ya işçinin çalışma süresini arttırarak; gerekli emek zamanını sabit tutup artı değer üretilen zamanı arttırırlar, ya da emek süresini sabit tutarak artı değer için ayrılan zamanı arttırırlar, yani işçilerin ücretlerinde ve yaşam şartlarında düşüş yaşanır.
Bu yöntemlerden birincisine mutlak artı değer, ikincisine ise nisbi artık değer adı verilir.
Artı değer olgusu kapitalizmin işlemesini sağlayan temel olgudur.
Bu olguya dayanan sistemi yıkabilecek olansa bu değerin yaratıcısı olan sınıf yani işçi sınıfıdır.