Roni Margulies
"Altı Ok, Kemalist Devrim'in son döneminde formülleştirildi, ancak yalnız Kemalist akımın değil, aynı zamanda sosyalistlerin de asgari programıdır."
Doğu Perinçek'in İşçi Partisi, internet sitesinde "Sıkça sorulan sorular" bölümünde "Kemalizm ile sosyalizmin ilişkisini açıklar mısınız?" sorusunun cevabını sunmuş. Eksik olmasınlar. Biz sosyalistler kemalizm ile ne ilişkimiz olduğunu bilemiyorduk; öğrenmiş olduk.
"Altı Ok'un Kemalistler ile sosyalistlerin ortak programı olduğunu ilk kez biz ileri sürmüyoruz. 1954 yılında Hikmet Kıvılcımlı önderliğinde kurulan Vatan Partisi Programı Altı Ok'u savunmuş ve okları tek tek yorumlamıştı. Yine Kıvılcımlı, 27 Mayıs 1960 Devrimi'nden sonra Milli Birlik Komitesi'ne yazdığı mektupta, Altı Ok ilkesinin uygulanmasını talep etmiş ve ilkeleri açıklamıştı."
İşçi Partisi, 27 Mayıs'tan bir sonraki darbede Kıvılcımlı'nın yurtdışına kaçmak zorunda kaldığını ve berbat koşullarda öldüğünü yazmayı ihmal etmiş. Anlaşılan, Kıvılcımlı hepimizin paylaştığı Altı Ok ilkesini darbecilere kabul ettirememiş.
İkna edilemeyen darbeciler önemli değil. Biz yine de Kemalizm'e sadık kalmalıyız tabii: "'Yeniden Kuvayı Milliye', 'İkinci Kurtuluş Savaşı' sloganları, Türkiye'nin hala milli demokratik devrim aşamasında bulunduğu gerçeğine dayanır. Kemalist Devrim'in kazanımlarının kaybedildiğini gören sosyalistler, yeniden Kurtuluş Savaşı ihtiyacını vurgulamışlardır"
"Kemalistler ile Sosyalistler arasındaki fark, milli demokratik devrimin tamamlanmasından sonraki devrimci hedef konusundadır. Sosyalistler, orada kalmayarak her tür sömürü, baskı ve yabancılaşmadan kurtulmak için sosyalizmin kuruluşu yoluyla sınıfsız toplumu hedefler."
Hay Allah, demek ki, ilerde Kemalistlerle yollarımız ayrılacak. İlker Başbuğ, Şener Eruygur, İlhan Selçuk, Mustafa Balbay ve Veli Küçük gibi Kemalistlerle devrim yolunda her zaman beraber yürüyemeyeceğiz. Yazık.
Ama fazla hayıflanmaya gerek yok galiba. Çünkü "Kemalizm böyle bir amaç gütmemekle birlikte, sosyalizmden etkilenmiştir. Örneğin, 'sınıfsız, imtiyazsız, kaynaşmış bir toplum' şiarını bir amaç olarak belirlediği zaman, bilimsel sosyalizmin nihai hedefiyle buluşmuş olmaktadır."
Nitekim, en azından bazı Kemalistlerle hep kol kola, omuz omuza olabileceğimizin işaretleri de var. Örneğin, 2004 yılında Ulu Önder'imizin yanına giden, 27 Mayıs ihtilalinin önde gelen isimlerinden, Milli Birlik Komitesi üyesi emekli Kurmay Albay Suphi Karaman, umut verici bir isim.
NATO Özel Silahlar Okulu'nda atom silahları kursundan mezun olan darbeci Albay Karaman, vakitsiz ölümünden önce, İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcılığı görevini yürütüyordu.
Altı Ok Kemalistler ile sosyalistlerin ortak programı olduğuna göre, darbeci subayların emekli olduktan sonra "sol" örgütlerde başkanlık, başkan yardımcılığı, onursal başkanlık filan yapmaları çok doğal.
Bunun bir sonraki aşaması, darbecileri darbe olmadan önce örgütlerimize başkan yapmak olmalıdır herhalde. Ne güzel olur! Örgütlenmek, işçi sınıfının örgütlenmesini geliştirmek gibi zor işlere gerek kalmadan, şıp diye bir darbeyle gerçekleştiriveririz ortak programımızı!
İşçi sınıfının bağımsız örgütlenmesi, kendi kitlesel eylemi diye ısrar ederek, ille sosyalizm isteriz diye dayatarak işi yokuşa sürmeye ne gerek var?