Arife Köse
Charlie Chaplin, meşhur Büyük Diktatör filminin yine meşhur “dünya balonuyla dans” sahnesinde hakikaten dünya balonuyla danseder. Aslında o sahne gerçeğin değil, onun içinde yaşadığı kibirli hâlin ifadesidir.
Teşbihte hata olmaz, bu yazı Nazi Almanyası değil, ABD hakkında. ABD Nazi Almanyası, Obama da Hitler değil elbet. Ancak her süper güç gibi onun da hayali, içinde yaşadığı kibirli hâl dünyayı bir balon, kendisini de o balonla istediği gibi oynayan bir güç olarak görmek. Bu konuda çok istekli, çok hevesli.
Malum bu aralar dünya Suriye’nin etrafında dönüyor. Gün geçmiyor ki bir devletin lideri “Suriye’de benden habersiz kuş uçuramazsınız” minvalinde açıklamalar yapmasın. Suriye ve Suriye’nin halkları hakkında o halklar dışında herkes söz ve hak sahibi.
Bunun son örneğini de ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü John Kirby’nin Washington’da düzenlediği bir basın toplantısında Kürtlerin özerkliği hakkında söylediği sözlerde gördük. Kirby, “Suriyeli Kürtler federal sisteme geçilmesini istediklerini söylediler, ABD bunu destekliyor mu?” sorusuna “Eğer bana Kürtler için özerk bir bölge isteyip istemediğimizi soruyorsanız bunun yanıtı hayır. Suriye’de federal devlet konusundaki görüşlerimizi birçok kez dile getirdik, yine söyleyeceğim. Bugüne kadar yapılan açıklamalarda ve bildirgelerde de vurgulandığı gibi, biz birleşik, bütün ve mezhep ayırımı gözetmeyen bir Suriye’ye inanıyoruz.” diyerek yanıt verdi.
Öyle ya 1916’da Ortadoğu topraklarının nasıl paylaşılacağına karar veren Sykes-Picot anlaşmasının mimarları İngiliz Mark Sykes ve Fransız Auguste Picot ise bugünün mimarları da ABD’li John Kerry ve Rus Sergey Lavrov!
Kimin özerk olup olmayacağına, Esad’ın gidip gitmeyeceğine, Suriye halkının geleceğine ancak ABD karar verebilir.
Tüm bunlara karşı söylenecek tek bir cümle var aslında: Kürtlerin özerk olup olmayacağından sana ne ABD!
Her halk gibi Kürtler de, ister özerklik, ister bağımsızlık, ister birlikte yaşama, her ne olursa olsun kendi kaderlerini, geleceklerini istedikleri gibi tayin etme hakkına sahiptirler. Buna her kim engel olursa, geçmişte nasıl tutmadıysa, bugün de yaptığı hesaplar tutmayacaktır. Kürtler hem bu topraklarda hem de Orta Doğu’da er ya da geç hakettikleri özgürlüğü kazanacaklar.