"Burası tuhaf bir ülke. İnsan, babası öldürültükten sonra üç yıl sonra çıkıp babasına ağlamaya utanıyor. Üç yılda hesabı sorulacağımı sanıyordum. Üç yılda adalet adına ne oldu? Hesabı sorulacak üç yıl daha eklendi.
Geçen üç yılda medyada en çok yer alan, 3 çocuğun ailemizle mahkemeyle alay edişi olmuş. Ben buralarda yoktum. Şimdi soruyorum 3 yıl önce onlar yalnız mıdı, babam öldürülürken? Son 3 yıldır bizimle dalga geçerken yalnızlar mıydı?
Babam, öldürülmeden üç gün önce bir yazı yazdı. 'Valilikte haddim bildirilmeye çalışıldı' diye. İki istihbaratçı da vardı orada. Mahkeme 'O kişiler kim?' diye soru sordu, 1.5 sayfa masal anlattılar. Mahkeme, 'Yeni cevaba gerek yok, yeterli' dedi. Mahkeme, bizimle dalga geçmedi mi?
Hiddetim, öfkem ve acım nedeniyle sakın bazı arkadaşlarım sonuç çıkarıp cam çerçeve indirmeye kalkmasın. Eğer varsa onlara 'yuh olsun' diyorum.
Ben onları da anlıyorum. Ben bu dünyanın bütün camını çerçevesini indirmek istiyorum. Önce Agos'un bu güvenlik camları var, onları indireceğim. Babamın büstü var. Onu kırmak, parçalamak istiyorum. Ben büstleri sevmiyorum, ben insanları seviyorum. Ama değil, değil. Çam çerçeve mi indireceğiz?
Siz üç yıl önce bu işin nasıl yapıldığını gösterdiniz ve üç yıldır gösteriyorsunuz.
Asıl öyle kalabalık olup, o vakarı koruyabilmek lazım. Onu koruyabilmemiz lazım. Çünkü onu, o kırmayı dökmeyi devlet yönetebiliyor ama sizi yönetemiyor. Ama korktu.”