Yeni bir sol parti gerçekten kitlesel ve gerçekten yeni olacaksa, bu partinin politik ve örgütsel ruhunda radikalizme ihtiyaç var. Türkiye'de geleneksel tüm partiler, liderlik sultası adı verilen, parti yönetiminin bürokratik deformasyonu, karar alıcı ve itiraz edilmez otoritesi, şeffaf olmayan işleyişiyle maluldür.
Bu durum, geleneksel ilişki, politika yapma şekli ve alışkanlıklarla sadece bir seçmen tabanına seslenen, esas olarak seçim zamanlarında bu seçmen tabanını harekete geçirmeyi hedefleyen partiler açısından sorun olmayabilir. Ama böyle bir seçmen tabanına ancak ve ancak bir aktivizmle, yaratıcı eylemlerle, harekete geçirici sloganlarla ulaşabilecek olan yeni bir sol parti, doğrudan demokrasiyi tüm sınırlarına kadar zorlamak ve aşağıdan örgütlenmek zorundadır.
Aşağıdan örgütlenme, bir temenni değildir. Partinin merkezi organlarının olmaması demek de değildir aşağıdan örgütlenme.
Aşağıdan örgütlenme, kapıların sonuna kadar açık olması, bu kapıdan girecek binlerce insanın, "bu siyasal hareketi ben de belirleyebilirim" duygusunu partinin kuruluş sürecinden itibaren şeffaflığıyla güçlendirmesi demektir.
Bu, zaman zaman çeşitli kampanyalarda yaşanan aktivizm patlamasıyla yeni sol partinin kuruluş sürecinde ilişkilenmesi, aktivistlerle doğrudan bağ kurması, hareketin örgütleyicisi olan genç kadroların aynı zamanda partinin örgütleyicisi, sözcüsü, temsilcisi olması anlamına gelir.
Zamanın ruhunu kapsamayan bir parti sol olabilir ama yeni olamaz.
Her yerelde o yerele uygun, o yerelin aktivistleri tarafından belirlenen biçimler ve taktiklerle örgütlenme özgürlüğü, sürekli dinamizmin ve sürekli genişlemenin tek yoludur.