Irkçılık, insanlığın düşmanı bir ideoloji olarak, daima kan dökmekle ilişkili olmuş ve egemen küçük bir azınlığın çıkarları için kullanılmıştır.
Türkiye, son yıllarda giderek kabaran ırkçı bir dalganın içine itiliyor. Irkçılık, giderek sıradanlaşarak ve kurumsal yapılar tarafından meşrulaştırılarak yaşantımızın her alanına sızıyor. hrant dink cinayetinin ardından bir kez daha gördük ki, her an harekete geçmeye hazır silahlı çeteler var ve bunlar bazı siyasi partilerden ve devlet bürokrasisinden destek görüyor.
Ancak bu marjinal gruplar küçük bir azınlık. Irkçılığı ve milliyetçiliği onaylamayan büyük çoğunluk ise suskun. asıl mesele bu sessiz çoğunlukla buluşmak, birlikte harekete geçebilmenin yollarını bulmak. Hrant'ın cenazesi buna güzel bir örnek oluşturuyor.
Başka bir dünyanın mümkün olduğunu küresel düzeyde dile getirdiğimiz günümüzde, insanları ‘ırk’, ‘ulus’ ve ‘vatan’ kavramları üzerinden karşı karşıya getiren zihniyeti mahkum etmemiz gerekiyor. milliyetçilik, ulusalcılık, yurt- severlik, vatanseverlik gibi ayrı isimlerle ifade edilen şey aslında aynıdır. hepsinin sonu ırkçılığa ve ayrımcılığa varır.
Oysa hiçbir ulus, hiçbir insan diğerinden üstün değildir. farklılıklarımıza rağmen birlikte olmak, zenginliktir. Bunu yüksek sesle haykırabilmeli, karşı çıkan herkesi kamu vicdanında mahkum edebilmeliyiz.
Biz, bu amaçla bir araya gelip, ‘ırkçılığa dur de!’ fikrine katılan herkesle buluşmak, dayanışmak ve birlikte mücadele etmek üzere yola çıktık.
Irkçılığın yasalarca suç sayıldığı, çocuklarımızın her türlü ırkçı fikirden temizlenmiş kitaplarla eğitildiği, kimsenin kültürel, siyasal, dinsel ve cinsel kimliğinden dolayı korku içinde yaşamadığı bir türkiye ve dünya için mücadele etmek isti- yoruz.
‘Ben ırkçılığa ve milliyetçiliğe karşıyım’ diyen herkesle bir araya gelerek, kalıcı adımlar atmak istiyoruz.
Sen de dur de!