CHP, MHP, BBP, Cumhuriyet Gazetesi, TKP, Türk Solu gibi bir çok kemalist grup hükümetin Kürt açılımını ve barış için diyalog sürecini ABD’nin planı olarak görüyor. Kemalist cepheye göre baş düşman Amerika ve Kürtler de Amerikan planlarının basit piyonları.
Kemalistler ABD’nin Kürt sorununu çözmek istediğini ileri sürüyor. Bu gerçekten böyle mi?
Barışa sabotaj
Geçtiğimiz hafta ABD Hazine Bakanlığı bünyesindeki Yabancı Varlıkların Kontrolü Ofisi bir açıklama yaptı. Barış gruplarının Türkiye’ye girmesinden kısa bir süre öncesine denk gelen açıklamada Kürdistan İşçi Partisi (PKK) liderleri Murat Karayılan, Ali Rıza Altun ve Zübeyr Aydar "Özel Olarak Belirlenmiş Uyuşturucu Kaçakçısı" olarak ilan edildi.
PKK zaten ABD’nin terör listesinde bulunuyor. İyi de tam da ilk kez bir Türkiye hükümeti ile Kürtlerin masaya oturma şansı doğmuşken, her iki taraf da Iraklı Kürtlerle anlaşabilecekken, Nobel ödüllü Obama’nın hükümeti neden barış sürecini sabote etmek istedi? Madem emperyalizm türlü türlü planlar yapacak kadar Kürt sorununun çözümüyle ilgili, neden çözümsüzlük isteyen kemalist cephenin yanında yer alıyor?
PKK’nin uyuşturucu ticareti yaptığı, ekonomik gelirini buradan elde ettiği 30 yıldır devlet, hükümetler ve medya tarafından ileri sürülüyor. Ancak hiçbir zaman somut bir kanıt ileri sürülemedi. İddia o kadar eskimişti ki ABD’nin kararı önemsiz ve tartışılmayan bir haber olarak geçti.
ABD kuşkusuz PKK’nin dağdan inmesi ve demokratik siyaset hakkı elde etmesini engellemek istiyor. Emperyalizm her zaman olduğu gibi yoksul insanların başlattığı aşağıdan bir isyanı istemez. Böylesi aşağıdan bir hareketin Türkiye’nin yanı sıra Irak, İran ve Suriye’ye uzanması Irak’ta yenilen ve Afganistan’da yenilmek üzere olan ABD emperyalizminin hem baş edemediği hem de benimsemediği bir durum.
Halk hareketi
Baş edemiyor, çünkü PKK örgütlenmesi kurulduğu ve kitleselleştiği günden beri bir halk hareketi. Hamas'ı, Hizbullah’ı ya da Chavez’i destekleyen milyonlarca yoksul gibi Kürtlerin çoğunluğu da Öcalan ve arkadaşlarını destekliyor. Bu destek sayesinde bizlere “bir avuç terörist” olarak yutturulmaya çalışılan PKK, Türkiye’nin yanı sıra ABD’ye rağmen bölgede bulunmakta, Türkiye’nin yansıra İran’la askeri olarak mücadele etmekte, Irak’ta üçüncü Kürt partisi olurken Suriye’yle çatışmayı sürdürmekte.
Her ulusal hareket gibi PKK de ABD emperyalizmini bir aktör olarak karşısında buluyor. Dünyanın en büyük askeri gücüyle karşı karşıya. Elbette çatışmaya girmek yerine bir taraf olarak Türk devletiyle görüştüğü gibi ABD ile de görüşüyor.
Kürtler ne yapsın? ABD’ye karşı da savaş mı açsın? Kürtleri ABD kuklası ilan eden vatanseverler neden kendileri emperyalizme karşı savaşmı- yor?
Sahte anti-emperyalistler
Milliyetçi cephe Irak direniş hareketini “İslamcı” ve “terörist” olduğu gerekçesiyle zaten desteklemiyor. Filistin direniş hareketini de “İslamcı” olduğu için desteklemiyor. Onlar bölgede emperyalizm ve NATO’nun sadık müttefiki ordunun yanında yer alıyor.
Bu nasıl bir anti-emperyalizmdir ki emperyalizme destek verirken ezilen halklara düşmanlık besliyor.
İlk kez Kürt sorununu çözmek istediğini söyleyen bir hükümet çıkmışken bu hükümetin NATO’nun ordusu tarafından devrilmesini özlemle bekliyor.